Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını; depremler, ekonomik krizler, işsizlik derken 2020 neredeyse tüm dünya ve Türkiye için yaşanan en kötü yıllardan biri oldu. Hepimiz koronavirüs aşı çalışmalarına odaklanmışken yıl boyunca yeni teknolojik gelişmeler de yaşadık. Üstelik söz konusu teknolojik gelişmeler, aslında pek çok alanda insanlığı bir adım ileri taşıyacak türden.
Scientific American dergisinde yayımlanan Dünya Ekonomik Forumu raporuna göre 2020 yılında yaşanan 10 önemli teknolojik gelişme var. Raporda yayınlanan teknolojik gelişmeler tıp, ulaşım, inşaat gibi farklı alanlarda yaşandı. Bazen umudumuzu kaybettiğimiz 2020 yılında böyle önemli teknolojik gelişmeler yaşanmış olması, ileride yaşayacağımız yılların daha iyi olacağı umudunu da beraberinde getiriyor.
2020 boyunca yaşanan en önemli teknolojik gelişmeler:
- Dijital Tıp
- Mikro iğneler ile ağrısız enjeksiyon
- Elektrikli hava araçları
- Kimyada güneş enerjisi
- Hidrojen yakıtı
- Düşük karbonlu çimento
- Sanal tedavi
- Gelişmiş genom sentezi
- Bilgi işlemde uzamsal yöntem
- Kuantum sensörleri
Dijital Tıp:
Akıllı saat gibi küçük bir cihaz bile artık tansiyon ve kalp rahatsızlığı olan kişilerde kalp ritmini zaten ölçüyor. Bu sistemin daha da gelişmesi ve bir akıllı saatin depresyon, solunum bozukluğu, alzheimer gibi rahatsızlıkları tespit ve takip etmesi hedefleniyor. Kişinin vücut ısısı, mide kanaması ve hasarlı DNA durumlarını tespit edecek sensörlü haplarda gelişmeler hızlandı. Bu sayede dijital tıpta yeni bir adım atılması ve sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorluk çeken kişilere yardımcı olması amaçlanıyor.
Mikro iğneler ile ağrısız enjeksiyon:
Bir kağıttan daha kalın, bir saç telinden daha geniş olmayan mikro iğneler sayesinde ne iğne korkusu ne de ağrılı enjeksiyonlar kalıyor. Mikro iğneler, sinir uçlarına zarar vermeden deri altına nüfuz edebiliyor. Hatta bir kremin içine karıştırılarak hasta ne olduğunu anlamadan işlem yapılabiliyor. Pahalı ekipmanlara ve eğitimli personellere ihtiyaç duymadan sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğu yerlerde ya da evde bile artık kan testleri ve damar yolu üzerinden tedavi yapılabilir durumda.
Elektrikli hava araçları:
Elektrikli hava araçları dönemine oldukça yakın durumdayız. Airbus ve NASA gibi önemli kurum ve şirketlerin elektrikli hava aracı projeleri sayesinde karbon emisyonu azalacak, yakıt maliyetleri düşecek ve gürültü kirliliği en aza inecek. Uzun mesafe uçuşlar için henüz erken ancak şehir içi hava trafiği için kullanılacak elektrikli hava aracı konusunda 170 proje olduğu biliniyor. Airbus ise 2030 yılında 100 yolculuk elektrikli uçakların kullanımda olacağını söylüyor.
Kimyada güneş enerjisi:
Günümüzde kullandığımız kimyasalların neredeyse tamamının üretimi sırasında fosil yakıtlar kullanılıyor ve bu durumun dünyaya verdiği zarar biliniyor. Yeni teknolojik gelişmeler ışığında artık karbondioksit gibi atık gazlar, güneş enerjisi ile yararlı kimyasalların üretiminde kullanılacak. Güneş ışığı ile aktif hale gelen katalizörlerin gelişmesi, ileride kurulacak güneş enerjisi rafinerilerinin temellerini bugünden oluşturuyor. Böylece hem daha az fosil yakıt kullanılacak hem de atık gazlar geri dönüştürülmüş olacak.
Hidrojen yakıtı:
Hidrojen yandığı zaman yeşil renge bürünür ve atık olarak ortaya çıkardığı tek yan ürün sudur. Bu nedenle doğaya en az zarar veren yakıt türlerinden bir tanesidir. 2050 yılına kadar hidrojenin önemli bir yakıt kaynağı olacağı, 12 trilyon dolarlık bir pazar haline geleceği düşünülüyor. İmalat ve nakliye gibi yüksek enerjili yakıt ihtiyacı olan alanlarda hidrojenin yakıt olarak kullanılmasının yaygınlaşması ile karbon salınımı ciddi ölçüde azalacaktır.
Düşük karbonlu çimento:
Kentleşmenin ana ihtiyacı betonun temel bileşeni olan çimentodan dünyada yılda 4 milyar ton üretiliyor. Bu üretim süreci, küresel karbondioksit emisyonunun %8’ini oluşturuyor. Kentleşmenin önümüzde 30 yıl içinde daha da artacağı hesaplandığı zaman, üretim kapasitesinin 5 milyar tona çıkacağı ve bu nedenle karbon emisyonunun artacağı düşünülüyor. Çimentonun karbon tutma oranını düşürmek, beton bileşenlerinden çimentoyu tamamen çıkarmak gibi pek çok önemli proje ile karbon emisyonunun düşürülmesi planlanıyor.
Sanal tedavi:
Tıp alanındaki yeni teknolojik gelişmeler ile klinik deneylerde insan faktörü ortadan kalkıyor. Bir organdan alınan yüksek çözünürlüklü görüntüler sayesinden matematiksel bir model oluşturuluyor ve algoritmalar, aynı organın sanal bir versiyonunu oluşturuyor. Deneysel aşılar, ilaçlar ve tedaviler bu sanal organlar üzerinde denenerek aradaki insan faktörü çıkarılıyo. Böylece süreç daha hızlı, daha güvenilir ve daha az maliyetli bir hale geliyor.
Gelişmiş genom sentezi:
Genetik alanındaki teknolojik gelişmeler, genomları kapsamlı bir şekilde sentezlemenin ve değiştirmenin önünü açıyor. Genetik üzerinde yapılan çalışmaların kolaylaşması ile biyokütle ve atık gazlardaki kimyasallar ayrıştırılabilir, yakıtlar ve inşaat malzemelerinin üretimi sürdürülebilir hale gelebilir, dirençli bitkiler yaratılabilir hatta insan genomu yeniden yazılabilir. Gelişmiş genom sentezi ile doğa üzerinde değişim yaratmak mümkün.
Bilgi işlemde uzamsal yöntem (Bir başka deyişle gerçek dünyanın sanal gerçeklikteki yapay dünyadan etkilenmesi):
Gelişen sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojileri ile fiziksel ve dijital dünya birleşti. Nesnelerin dijitalleşmesi ve üretilen sensörlerin birbirine tepki vermesi ile dünyamız, bir sanal dünya haline dönüştürülebilir durumda. Ancak daha fazlası da mümkün. Uzamsal bir harita ile hem dijital hem de gerçek dünyada nesnelerin hareket ve etkileşimleri izlenebilir, hatta kontrol edilebilir. Bu uzamsal yöntemin endüstri, sağlık, ulaşım, ev teknolojileri gibi konularda yeni gelişmelerin önünü açacağı düşünülüyor.
Kuantum sensörleri:
Bildiğimiz görüntü teknolojileri olmadan gören akıllı aletler ya da insanların beyin aktivitelerini izleyen taşınabilir tarayıcılar artık imkansız değil. Kuantum algılama olarak isimlendirilen bir teknoloji ile nesnelerin farklı enerji durumlarındaki elektronlarını algılayarak hassas bir şekilde çalışan kuantum sensörleri, görünenden çok daha fazlasını bilmemizi sağlayabilir. Bu teknoloji oldukça pahalı ve karmaşık durumda ancak yeni teknolojik gelişmeler ile yeni kullanım alanları oluşturulabilir ve çok daha uygun fiyatlı örnekleri ile tanışabiliriz.
Tüm dünya ve Türkiye Covid-19 aşı çalışmalarına odaklanmışken bilimin diğer alanları yeni teknolojik gelişmeler üretmeye devam ediyor. Listedeki teknolojik gelişmelerin parlama noktası 2020 yılı olsa da çalışmaların çoğunun temelleri yıllar önce atılmıştı. Bu teknolojilerin son kullanıcıya ne zaman ulaşacağını ise heyecanla takip ediyoruz.
Kaynak: Webtekno