13.000 Yıllık Kara Şövalye Uydusu, Gerçekten Tepemizde mi Dolaşıyor?
- 759 Views
- 20 Ocak 2024
TikTok’un çocuklara etkisi düşündüğünüzden fazla!
TikTok, çocuk içerikleri yüzünden ABD’de davalık oldu. Bazı eyaletler, sosyal medya platformunun yanıltıcı olduğunu söylüyor.
Bunu paylaş:
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- 747 Views
- 20 Ocak 2024
Xiaomi Mix Flip’te uydu desteği olacağı kesinleşti
Xiaomi’nin yeni katlanabilir telefonu Mix Flip, uydu bağlantı desteği ile sertifika aldı, bu özellikle kullanıcılara daha geniş kapsama alanı ve güvenilir bağlantı sunuyor.
Bunu paylaş:
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- 683 Views
- 20 Ocak 2024
Tecno Phantom V2 Fold, Geekbench’te önemli özellikleriyle ortaya çıktı
Tecno’nun katlanabilir akıllı telefonu Phantom V2 Fold, Geekbench testinde görülen anahtar özellikleriyle dikkat çekiyor, katlanabilir telefon pazarında yeni bir oyuncu olarak yerini alıyor.
Bunu paylaş:
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- 658 Views
- 19 Ocak 2024
Snapdragon 8 Gen 3, Exynos 2400’ü geride bıraktı
Snapdragon’ın yeni 8 Gen 3 işlemcisi, Galaxy S24 serisindeki erken benchmark testlerinde Exynos 2400 modelini geride bırakarak, performans konusunda yeni standartlar belirliyor.
Bunu paylaş:
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- 361 Views
- 9 Temmuz 2021
- Teknoloji & Bilim
Dünya’nın düz olduğu ya da gökyüzünde uçan kuşların aslında birer drone olduğu gibi komplo teorileri, şaşırtıcı bir biçimde, kitleleri peşlerine takmayı başarıyor. Bu teorilerden biri de, hepsinden daha eski olan “Kara Şövalye Uydusu” komplo teorisi.
Kara Şövalye Uydusu, komplo teorilerine inananlara göre, 13.000 yılı aşkın bir süredir Dünya’nın yörüngesinde dönen, bizi yukarıdan izleyen, sinyallerimizi bize geri gönderen ve zaman zaman Nikola Tesla’ya şifreli mesajlar gönderen yapay bir uydu. Kara Şövalye Uydusu’nun komplo teorisyenlerinin gösterdiği ana kanıtlardan biri (daha sonra değineceğimiz fotoğraf dışında), 1899’da Nikola Tesla tarafından alınan garip bir sinyal.
Tesla’ya, daha sonra Titanik’te ölen Jacob Astor tarafından, yeni bir aydınlatma sistemi oluşturması için 100.000 dolar veriliyor. Tesla, bu sistem için yaptığı deneylerinden biri sırasında, bu Dünya’dan olmayan akıllı bir türden geldiğine inandığı bir sinyal kaydediyor.
Tesla, 1901’de sinyal hakkında “yeni bir bilginin doğuşunda ya da büyük bir gerçeğin ortaya çıkışında oradaymışım gibi hissettim” diye yazıyor ve ekliyor: “Şimdi bile olayı canlı bir şekilde hatırlayabiliyorum, cihazımı sanki gerçekten önümdeymiş gibi görebiliyorum. İlk gözlemlerim beni kesinlikle korkuttu, çünkü içlerinde doğaüstü demesek bile gizemli bir şey vardı ve gece vakti laboratuvarımda yalnızdım. Bir süre sonra, gözlemlediğim rahatsızlıkların akıllı bir kontrolden kaynaklanabileceği düşüncesi aklımda parıldadı. Anlamlarını çözemesem de, bunların tamamen tesadüfi olduğunu düşünmem imkansızdı. Bir gezegenin diğerine selamını ilk duyanın ben olduğum duygusu sürekli artıyor.“
Tabii ki Tesla bir dahi olmanın yanı sıra tuhaf bir adamdı. Elbette, birçok harika şey icat etti, ancak “bir erkeğin bir kadını sevdiği” gibi bir güvercine aşık olduğunu ve güvercinin de onu sevdiğini iddia eden bir dahinin bazı açıklamalarına şüphe ile yaklaşmakta fayda olacaktır. Aynı makalede, akıllı varlıkların Ay’da yaşıyor olabileceğini de öne sürüyordu.
Kara Şövalye teorisyenleri ise, bu sinyalin gizemli uydu tarafından gönderildiğine inanıyor: Tesla ise bunun Mars’tan geldiğine inanıyordu. Ne gözlemlediğini kesin olarak bilmek mümkün olmasa da, sinyalin Tesla’nın düşündüğünden çok daha uzaklardan ya da Kara Şövalye komplo teorisyenlerinin kabul edeceğinden çok daha yakın bir yerden gelmiş olması mümkün. Teoriler, bir pulsar (özellikle birlikte çalıştığı ekipman göz önüne alındığında bunu başarmak için çok şanslı olması gerekirdi) ve Jüpiter’in radyasyonu (kullandığı ekipmanın neyi tespit edebileceğine bakmaya çalışan bir araştırmaya göre çok daha yüksek ihtimal) gibi çok uzaktaki bir gök nesnesi tarafından yayılan bir sinyali gözlemleyebileceğini öne sürüyor.
Ya da, bazen olduğu gibi, bu sinyaller sadece Dünya kökenli olabilir. Sadece birkaç yıl önce en zeki bilim insanlarımızın mikrodalga fırınlardan çıkan sinyaller sonucunda büyük bir heyecana kapıldıklarını unutmamakta fayda var.
Elbette sinyal, on binlerce yıldır Dünya’nın yörüngesinde dönen bir uydudan da gelmiş olabilir, ancak bu iddianın olağanüstü olduğu ve olağanüstü kanıtlar gerektirdiği kesin. Ayrıca, “hemen üstümüzde bunca zamandır göremediğimiz bir uzaylı gemisi var” ise bunu neden fark etmediğimiz de sordulanmaya açık.
Contact (Mesaj) filminde uzaylılar, ilk olarak Adolf Hitler’in konuşmalarını göndererek yayınlarımızı aldıkları konusunda insanlığı uyarıyorlardı, çünkü (filme göre) iyonosferden geçebilen ilk yüksek frekanslı yayınlar bunlardı.
Kara Şövalye komplo teorisyenleri, uydunun benzer bir şey yaptığına ve kendi sinyallerimizi “uzun süreli gecikmiş yankılar” olarak bize geri gönderdiğine inanıyor.
1927’de mühendis Jørgen Hals da garip bir sinyal aldığını açıkladı. Ya da daha kesin olmak gerekirse, garip bir şekilde tekrarlanan normal bir sinyal… Oslo Üniversitesi’nden profesör Carl Størmer ise, “Hollanda kısa dalga verici istasyonu PCJJ’den (Eindhoven) defalarca sinyaller duydum. Telgraf sinyallerini duyduğum anda yankılar da duydum. Dünya çevresinde yaklaşık 1/7 saniye aralıklarla dönen olağan yankıyı ve ana sinyalden yaklaşık 3 saniye sonra daha zayıf bir yankıyı duydum. Ana sinyal özellikle güçlü olduğunda, sanırım 3 saniye sonra son yankının genliği, ana sinyalin 1/10 ila 1/20’si arasındaydı. Bu yankının nereden geldiğini şu anda söyleyemem. Burada sadece bu yankıyı gerçekten duyduğumu teyit edeceğim” diye yazdı.
Yankılar, birçok araştırmaya yol açmasına rağmen, bugün hala açıklanamadı. Bununla birlikte, dünyada birkaç kez dolaşan sinyalden uzak plazma bulutları tarafından yansıtılan sinyallere kadar çeşitli olası doğal açıklamalar söz konusu.
Günün sonunda, bunun Dünya atmosferindeki bir uydu tarafından yansıtıldığına dair hiçbir kanıt ya da komplo teorisyenlerinin neden önce bu sonuca vardıklarına dair bir açıklama bulunmuyor. Kara Şövalye Uydu teorisinin “NASA her şeyi örtbas ediyor” kısmına bir şekilde karşı çıkan bir kanıtta, NASA web sitesinde kamuya açık olan ve iddia edilen UFO’yu gösteren birkaç fotoğraf var. Veya daha doğrusu FO, çünkü fotoğraflar zaten tanımlanmış bir cismi gösteriyor.
Bu komplo teorisi her ne kadar ilgi çekici ve heyecan verici olsa da, fotoğraflar NASA’nın düşürdüğü enkazın bir parçasını gösteriyor. Hatta tam olarak, fotoğraflar komplo teorisine dahil edilmeden önce NASA’nın kaybolduğunu bildirdiği (birkaç başka parça ve kısımla birlikte) bir termal örtüyü gösteriyor.
Kısacası, bu komplo teorisinin gerçek olma ihtimali inanılmaz derecede düşük olduğu ve incelemeye dayanan hiçbir kanıtının bulunmadığı söylenebilir. Bu teori için “kanıt”, birçok komplo teorisinde olduğu gibi, eğlenceli bir anlatı oluşturmak için bir araya getirilen bir dizi bağlantısız olaydan oluşuyor.
Kaynak: Chip
Bunu paylaş:
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
İlgili
Dijital pazarlama için güncel dijital medya haberlerini birden fazla kaynaktan izinli yayınlayan platform.