NASA tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre Kuzey Kutbu’ndaki büyük bir okyanus akıntısı, deniz buzlarının hızla erimesi sonucu daha hızlı ve daha şiddetli bir hâl almaya başladı. Akıntı, insan kaynaklı iklim değişikliğinin bir etkisi olarak görülüyor ve tatlı su ile dolu hassas Arktik bölgesinin bir parçasını içeriyor
12 yıllık uydu verilerini kullanan bilim insanları, Beaufort Döngüsü adı verilen bu dairesel akımın eşi görülmemiş miktarda soğuk, tatlı su akışını nasıl dengelediğini ölçtüler. Bu değişikliğin, ayrıca Atlantik Okyanusu’ndaki akımları değiştirebilecek ve Batı Avrupa iklimini soğutabilecek bir potansiyele sahip olduğu söyleniyor.
Michigan Gölü’nün iki katı tatlı su birikti:
Beaufort Döngüsü, okyanus yüzeyinin yakınında tatlı su depolayarak kutup ortamını dengede tutar. Bu tatlı suyun Arktik’te önemli bir yeri var çünkü daha sıcak, tuzlu suyun üzerinde yüzer ve deniz buzunun erimesine karşı koymaya yardımcı olur; bu da Dünya’nın ikliminin dengede kalmasında rol oynar. Döngü, bu tatlı suyu on yıllar boyunca yavaş yavaş Atlantik Okyanusu’na bırakır ve Atlantik Okyanusu akıntıları bu suyu az miktarlarda taşır.
Sonuçlara göre okyanus döngüsü, 1990’lardan beri Michigan Gölü’nün neredeyse iki katına denk gelecek miktarlarda tatlı su biriktirdi. Nature Communications'da yayınlanan yeni çalışma ise tatlı su konsantrasyonundaki bu artışın nedeninin yaz ve sonbahar dönemlerinde yaşanan deniz buzu kaybı olduğunu söylüyor. Kuzey Kutbu’nun yaz mevsiminde on yıllardır eriyen buzları, Beaufort Döngüsü’nü okyanus döngüsünü daha hızlı döndüren ve tatlı suyu akımında hapseden daha fazla rüzgâra maruz bıraktı.
Kalıcı batı rüzgârları da 20 yılı aşkın bir süredir akımı bir yönde sürükledi, saat yönünde akımın hızını ve boyutunu artırdı ve tatlı suyun Arktik Okyanusu’ndan çıkmasını engelledi. Bu on yıllar süren batı rüzgârı, rüzgârların her beş ila yedi yılda bir yön değiştirdiği bölge için olağandışı olarak görülüyor. Bu noktada bilim insanları, rüzgârın yeniden yön değiştirmesi ihtimaline karşı sürekli tetikte bekliyorlar zira yön değişirse rüzgâr, akımı tersine çevirerek biriken suyun bir kere de serbest kalmasına yol açar.
Tatlı su Atlantik’e bırakılırsa Batı Avrupa etkilenebilir:
NASA’da kutup bilimcisi olarak çalışan Tom Armitage, Beaufort Döngüsü’nün fazla tatlı suyu Atlantik’e bırakması durumunda potansiyel olarak dolaşımın yavaşlayabileceğini ve bu durumun özellikle Batı Avrupa’da etkilerinin olacağını söylüyor. Bu noktada Kuzey Buz Denizi’nden Kuzey Atlantik’e salınan tatlı suyun, yüzey sularının yoğunluğunu değiştirebileceği de söyleniyor.
Normalde Arktik’ten gelen su, atmosfer ile temasa geçerek ısı ve nem kaybederek okyanusun dibine batar ve burada Kuzey Atlantik Okyanusu’ndan tropiklere su yönlendirir. Atlantik Meridional Devrilme Sirkülasyonu adı verilen bu önemli akım ise ısıyı Avrupa ve Kuzey Amerika gibi kuzey enlemlerine taşıyarak gezegenin iklimini düzenlemeye yardımcı olur. Eğer bu akım yeterince yavaşlarsa, deniz yaşamını ve ona bağımlı toplulukları olumsuz yönde etkileyebilir.
Çalışma sonuçlarına göre araştırmacılar, buz kaybının iklim sistemimiz üzerinde çok önemli etkileri olduğunu düşünüyorlar. Ayrıca bu değişikliğin Körfez Akımı’nı kapatmayacağını umduklarını söyleyen araştırmacılar, buna rağmen etkilerinin olacağını belirtiyorlar.
Kaynak: Webtekno