Muhtemelen Orta Amerika’dan çıkan en ikonik arkeolojik eserlerden bazıları olan ünlü Aztek kristal kafatasları, uzaylı heykeltıraşlar, psişik teknolojiler ve sihirli taşlarla ilgili sayısız teoriye ilham verdi. Ancak gerçekte, Kolomb öncesi döneme ait olduğu varsayılan bu kalıntılar, on dokuzuncu yüzyılda yaşamış bir Fransız dolandırıcı tarafından hazırlanan ucuz taklitler olabilir.
Dünyanın dört bir yanındaki müzelerde ve özel koleksiyonlarda, boyları birkaç santimden yaklaşık bir bowling topu büyüklüğüne kadar değişen bir düzine kafatası olduğu düşünülüyor. Bu parlak kafatasları ilk kez 1856 yılında British Museum’un Aztekler tarafından yapıldığı söylenen minyatür bir kafatası satın almasıyla ortaya çıktı, ancak bu parçanın tam olarak nereden geldiği belli değildi.
British Museum daha sonra 1897 yılında ikinci bir kristal kafatası satın aldı ve bugün müzede bu parça sergileniyor. Müze, başlangıçta kafatasının Kolomb öncesi döneme ait olduğuna inanmasına rağmen, “bunu teknolojik gerekçelerle doğrulama girişimlerinin başarılı olmadığını” ve parçanın kökeninin “çok belirsiz” olduğunu söylüyor.
Farklı boyutlardaki diğer kristal kafatasları kısa süre sonra Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi ve Smithsonian Enstitüsü koleksiyonlarında ortaya çıktı. Ancak 1950’lerde William Foshag adlı bir Smithsonian madencilik uzmanı, parçanın açıkça modern mücevher yapım araçları kullanılarak oluşturulduğunu fark etti ve sahte olduklarını ortaya çıkarttı.
Kafatasları Aztek ikonografisinde önemli bir yere sahip ve genellikle antik tapınakların duvarlarına veya tanrı tasvirlerine oyulmuş olarak bulunur. Ancak, Meksika’da ya da başka bir yerde yapılan arkeolojik kazılarda hiçbir kristal kafatasına rastlanmadı ve müze koleksiyonlarındaki örneklerin hiçbiri bir kazı projesi ile bağlantılı değil.
2000’li yılların başında arkeologlar Aztek kristal kafataslarının hepsinin olmasa da çoğunun sahte olduğundan şüphelenmeye başlamışlardı.
Nihayet 2008 yılında, kimliği belirsiz bir bağışçının Smithsonian Enstitüsü’ne bir kafatası postalaması, 1960 yılında satın aldığını iddia etmesi ve daha önce Meksikalı diktatör Porfírio Díaz‘a ait olduğunda ısrar etmesiyle kesin kanıt ortaya çıktı.
Kristal kafataslarının en büyüğü olan bu parça, Jane MacLaren Walsh adında bir antropoloğa teslim edildi ve o da British Museum’dan Margaret Sax ile birlikte hem Smithsonian kafatasını hem de Londra’da bulunan örneği analiz etti. Taramalı elektron mikroskobu kullanan ikili, her iki kafatasının da döner tekerleklerle oyulduğunu ve bu nedenle Aztek teknolojisi kullanılarak üretilmiş olamayacağını tespit etti.
Walsh ve Sax daha sonra kafataslarının yapıldığı kuvarsın içindeki sıvı ve katı akıntıları analiz ederek kayanın “mezotermal metamorfik bir ortamda” dövüldüğünü belirledi. Bu da Orta Amerika’yı bir kaynak olarak dışladı ve kristalin büyük olasılıkla Brezilya ya da Madagaskar’dan geldiğini gösterdi ki bu iki ülke de Aztek ticaret yollarında yer almıyor.
Peki Kristal Kafatasları Nereden Geldi?
Tüm kafataslarının tarihini takip etmek mümkün olmasa da, kayıtlar British Museum’daki örneğin orijinal olarak Tiffany & Co. tarafından Eugène Boban adlı bir Fransız tüccardan satın alındığını gösteriyor.
Boban, Paris’teki Exposition Universelle’de Meksika Maximilian mahkemesinin resmi arkeologu olarak bulgularını sergilemek için düzenlenen Exposition Universelle’de iki kristal kafatası daha sergilemişti. Bununla birlikte Boban, Meksika’daki Fransız Bilimsel Komisyonu’nun bir üyesi olmasına rağmen profesyonel bir arkeolog değildi, ancak gençliğinin çoğunu Meksika’da kendi resmi olmayan kazılarını yaparak geçirmişti.
Şu anda ortaya çıkan gerçek şu: Kristal kafataslarının üretilmesi ilk kez on dokuzuncu yüzyılda – ilk gerçek Aztek eserlerinin dünyanın dört bir yanındaki müzelerde görünmeye başladığı ve halkın bu esrarengiz eski uygarlığa karşı bir hayranlık duyduğu bir zamanda – Boban tarafından başlatıldı. Herhangi bir arkeolojik kazıda hiçbir kristal kafatasının ortaya çıkmamış olması, Boban’ı onları gerçek Aztek kalıntıları olarak göstermekten caydırmadı ve çoğu müze, kristal bir kafatasının şüphesiz bazı şeyleri ortaya çıkaracağını bildiklerinden, onların orijinalliğiyle ilgili iddialarına inanmaktan son derece memnundu.
Buna rağmen, sonunda British Museum’a giden kafatası, Boban’ı dolandırıcı olmakla suçlayan Museo Nacional de Mexico direktörü tarafından 1885’te reddedildi. Bu başarısızlıktan yılmayan Boban, hemen alternatif bir satıcı buldu ve dünya çok geçmeden sahte Aztek kristal kafatasları ile doldu.
Kaynak: Chip