X

Birinin Yüzüne Uzun Süre Bakarsak Ne Olur?

Hemen hemen hepimiz bu konuda iddialı olan bir arkadaşımızla “Kim daha uzun süre gözünü kırpmadan bakabilir?” yarışı yapmışızdır. Tam karşınızda duran o arkadaşınızın gözbebeğine bakmaya başladığınız an, aslında zihniniz de ilginç bir yolculuğa hazırlanıyor.

Farklı bir noktaya odaklanmadan dikkatinizi yalnızca o kişiye verdiğinizde, çok değil kısa bir süre sonra bilincinizin yavaş yavaş ayrışmaya başlayacağını söylesek, bunun çılgınca olduğunu düşünürsünüz değil mi? Ama bu gerçek!

Urbino Üniversitesinden Dr. Giovanni B. Caputo, 2015 yılında başarılı bir deneye imza atmıştı.

5 erkek 15 kadından oluşan 20 gönüllünün katıldığı deneyde Caputo, katılımcıları ikili gruplar halinde eşleştirerek, uzun süre bir insanın yüzüne odaklanmanın zihin üzerindeki etkisini inceledi.

Loş bir ışığın ve sessizliğin hakim olduğu ortam koşullarında, katılımcılardan gözlerini tam 10 dakika boyunca ayırmadan eşlerine bakmaları istendi. Işık, kişilerin birbirlerini görebileceği oranda parlak, fakat aynı zamanda renklerin algısını zayıflatacak kadar da kısıktı.

Bu 10 dakikalık çalışmanın sonunda katılımcılardan bu süreçte neler hissettiklerine dair bir form doldurmaları istendi.

Katılımcıların hepsi, deney sırasında son derece zorlandıklarını ifade ederken form sonuçları incelendiğinde ve analizleri yapıldığında ise ortaya çıkan sonuç oldukça şaşırtıcıydı.

Deneye katılanlar genellikle, gözlerini ayırmadan dikkatle baktığı kişiyi bir süre sonra çok farklı suretlerde görmeye başladıklarını, o kişinin yüzünde bozulmalar, ciddi değişikler varmış algısına kapıldıklarını belirtti.

Araştırmanın yüzdelerini detaylı bir şekilde inceleyelim.

  • %15’lik kısım, karşılarında oturan kişinin yüzünün bir akrabalarının yüzü haline geldiğini,
  • %50’lik kısım, karşısındakinde kendi yüzünü gördüğünü,
  • %75’lik kısım, 10 dakika boyunca göz kontaktı kurduğu kişinin adeta bir canavara dönüştüğünü,
  • %90 yani katılımcıların çok büyük bir kısmı ise karşısındakinin yüzüne odaklandığı süreçte gerçek dışı şeyler görmeye başladığını ifade etti.

Peki zihnimizin yaşadığı bu karışıklığın asıl sebebi ne?

Tam da bu noktada kafamızdaki soru işaretlerini giderecek o kavram devreye giriyor: Ayrışma! Yani, çevresel uyaranların neredeyse sıfıra indirgendiği bir ortamda, başka bir ifadeyle duyusal uyaranlardan bağımsızlaşmaya başladığımızda gerçeklikten de kopmaya başlıyoruz. Zihnimiz sanki bedenimizden özgürleştiğini düşünmeye başlarken aynı zamanda halüsinasyonlar da görebiliyoruz.

Bu durumun yaşanmasında, Troxler Fading şeklinde isimlendirilen bir optik yanılsamanın da etkisi olduğunu düşünülüyor. Troxler Fading yani Troxler Etkisi denilen bu kavram ilk duyduğunuzda yabancı gelse de aslında hepimiz mutlaka bir yerlerde bu optik illüzyona maruz kalmışızdır.

Gelin bu aşağıda gördüğünüz resimde Troxler Etkisi’ni birlikte deneyimleyelim.

Dikkatinizi dağıtmayacak bir ortamda olduğunuzdan eminseniz, resmin tam ortasında bulunan kırmızı noktaya 1 dakika boyunca odaklanın. Yaklaşık 15-20 saniye sonra yeşil çemberin silikleşmeye başladığını fark edeceksiniz. Hatta 1 dakikanın sonuna doğru, çemberden neredeyse eser kalmayacak.

Yine benzer bir deneyde de katılımcıların bu kez aynadaki yansımalarına odaklanmalarıyla çarpıcı sonuçlar elde edilmişti. Katılımcıların geneli, yaklaşık birkaç dakika sonra kendi suretini farklı şekillerde görmeye başladığını, yüzündeki uzuvların yerlerinin değiştiğini ve hatta kendini başka birine benzettiğini ifade etti. Göz kırpma hareketinden sonra ise kişilerin gerçeklik algısına geri döndüğü fark edildi.

Bunlar gibi tüm deneyler, insan zihninin mucizevi ve henüz tam olarak çözülememiş yapısı hakkında birer ışık yakıyor. Sizler de yukarıdaki optik illüzyon örneğinde neler deneyimlediğinizi yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz.

Kaynaklar: Science Alert, Wikipedia

Kaynak: Webtekno

Dijital Pazarlama Haberleri: Dijital pazarlama için güncel dijital medya haberlerini birden fazla kaynaktan izinli yayınlayan platform.
Related Post