“Kaç duygunun olduğunun ne ne önemi var, biz hissediyoruz sonuçta?” diye düşünebilirsiniz. Fakat duyguları kategorilendirmek ya da daha kaba bir tabirle “duyguları etiketlemek”, aslında bizim kendi duygu sellerimizde kaybolmamamız için önemli.
İngilizcede “Emotion Wheel” olarak bilinen ve Türkçeye duygu çarkı, duygu çemberi gibi isimlerle çevrilen bu çarkın, kendinizi anlamada ve kişiler arası ilişkilerde birçok faydası bulunduğuna inanılıyor.
Psikanalist Irvin D. Yalom’un da dediği gibi “Düşünceler, duygularımızın gölgesidir.”
Güney Afrikalı bir psikolog, konuşmacı ve yazar olan Susan David, duyguları etiketlemenin bizim için neyin önemli olduğunu anlama noktasında işe yaradığından bahsederken şunları söylüyor:
“Duygularınızı etiketlemek faydalı bilgiler sağlar. Duygularınız, en çok neye önem verdiğinizi belirlemenize yardımcı olan ve sizi olumlu bir değişiklik yapmaya motive eden işaretler haline gelir.”
Duygular üzerinde çalışan uzmanlar, genel olarak duygularda artan farkındalığın başkalarıyla olan ilişkileri ve sosyal etkileşimleri de daha bilinçli hale getirdiğine vurgu yapıyor. Yani kısacası biri diğerini tetikliyor. Duygular, olaylara verilen anlamı; anlam, ondan yapılan çıkarımları; çıkarımlar da oluşacak davranışı etkiliyor.
Psikolojide sık kullanılan bir psikoterapi tekniği olan Bilişsel Davranışçı Terapi’nin de bir yerde dayanağını oluşturan, aslında yukarıda bahsedilenlerdi. Yani “duygularımız, düşüncelerimizi; onlar da davranışlarımızı etkiler” varsayımıydı.
Bu terapide yapılan şey, davranış değişikiliği ile duygu değişimi sağlamaya çalışmaktır. Burada ise duygularınızı anlamlandırmayı öğreneceksiniz. Bu şekilde duygular ile ilgili farkındalığınızı artırıp duygularla ilgili yeni kelimeler öğrenerek duygusal zekanızı geliştirmiş olacaksınz.
Şimdi Duygu Çarkı’na biraz daha yakından bakalım.
Duygu çemberi diye de adlandırılan bu çark, Albert Einstein Tıp Fakültesi’nde fahri profesör olan Psikolog Robert Plutchik tarafından 1980 yılında geliştirildi. Çarkın farklı versiyonlarında iç taraftaki duyguların sayısı değişiyor. İnternette “duygu çarkı” diye aradığınızda farklı sonuçlara ulaşmanızın nedeni bu olabilir.
Çarkta, ilk geliştirildiği haliyle en iç çemberde 8 temel duygu bulunur. Bunlar; sevinç, güven, korku, şaşkınlık, üzüntü, tiksinme, öfke ve beklentidir. Çark karşılıklı zıt duygulardan oluşuyor. Örneğin sevinç duygusunun tam karşısında üzüntü bulunuyor. Güvenin tam karşısında ise tiksinme bulunuyor.
Çarkta dikkatinizi çekecek olan ilk şey, belki de neden bu kadar renkli olduğu olabilir. Renkler var, katmanlar var, iç içe geçmiş duygular var… Aslında hepsinin bir anlamı var. Örneğin renkler keskinleştikçe duygular da yoğunlaşıyor. Renkler soldukça duygu yoğunluğu da azalıyor. Katmanlar da dışarıya doğru aynı duygunun daha hafif olanını sembolize eder. Fark ettiyseniz iki duygunun kesişiminden oluşmuş ara duygular da bulunuyor.
“Duygu çemberini nasıl kullanalım?” sorusunun cevabı burada:
Tabii ki duygularınızı keşfetmek için kullanabilirsiniz. Günün herhangi bir anında kendinize “Şu an nasıl hissediyorum?” sorusunu sorabilir ve cevabı için duygu çarkını inceleyebilirsiniz. Gününüzün nasıl geçtiğini anlamak için gün sonunda da aynısını yapabilirsiniz.
Son olarak, psikoloji alanında çalışan profesyonellerden de çarkı kullananlar bulunuyor ve bunların sayısı azımsanacak gibi değil. Danışanın, duygularını öğrenmesi ve ne hissettiğini anlaması için danışana kullandırılabiliyor.
Kaynak: Webtekno