Bugün İnternet Olarak Bildiğimiz Şey Nasıl Ortaya Çıktı?
- 753 Views
- 20 Ocak 2024
TikTok’un çocuklara etkisi düşündüğünüzden fazla!
TikTok, çocuk içerikleri yüzünden ABD’de davalık oldu. Bazı eyaletler, sosyal medya platformunun yanıltıcı olduğunu söylüyor.
Bunu paylaş:
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- 745 Views
- 20 Ocak 2024
Xiaomi Mix Flip’te uydu desteği olacağı kesinleşti
Xiaomi’nin yeni katlanabilir telefonu Mix Flip, uydu bağlantı desteği ile sertifika aldı, bu özellikle kullanıcılara daha geniş kapsama alanı ve güvenilir bağlantı sunuyor.
Bunu paylaş:
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- 679 Views
- 20 Ocak 2024
Tecno Phantom V2 Fold, Geekbench’te önemli özellikleriyle ortaya çıktı
Tecno’nun katlanabilir akıllı telefonu Phantom V2 Fold, Geekbench testinde görülen anahtar özellikleriyle dikkat çekiyor, katlanabilir telefon pazarında yeni bir oyuncu olarak yerini alıyor.
Bunu paylaş:
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- 654 Views
- 19 Ocak 2024
Snapdragon 8 Gen 3, Exynos 2400’ü geride bıraktı
Snapdragon’ın yeni 8 Gen 3 işlemcisi, Galaxy S24 serisindeki erken benchmark testlerinde Exynos 2400 modelini geride bırakarak, performans konusunda yeni standartlar belirliyor.
Bunu paylaş:
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- 340 Views
- 28 Şubat 2021
- İnternet & Girişim
Tüm dünyada aniden elektrikler birden kesilse, büyük bir kaos ortamı ortaya çıkar. Bu kaosun temel sebeplerinden birisi de aslında elektiriğin değil; internetin yokluğu olur. Neden mi? Bugün dünyadaki tüm “nakit” paranın sadece %10’u kağıda basılmış durumda, geri kalanı internet sayesinde, veriler halinde el değiştiriyor.
Peki tüm dünyanın geleceği artık internete bağlıyken siz onu ne kadar tanıyorsunuz? Sizin için internetin ortaya çıkış hikayesini olabildiğince özetlemeye çalıştık, hazırsanız başlayalım.
Yıl 1728: Evet, o kadar geçmişe gidiyoruz:
Londra’da yaşayan bir harita sanatçısı sanatçısı Ephraim Chambers, “Evrensel Sanat ve Bilim Sözlüğü” adında bir ansiklopedi hazırlayıp yayınlar. Chambers, bu kitap içerisinde insanlığa dair var olan tüm bilgileri ve bileşenleri açıklamaya, onları bir araya getirmeye çalışır. Amacı o güne kadar yapılmamış bir bilgi kaynağı oluşturmaktır. Bu size bir yerlerden tanıdık geliyor mu?
1910: İnternetin temel yapıtaşları, dünyanın ilk bilgi merkezinin kuruluşu
Belçika’da yaşayan avukat Paul Otlet ve bibliyografyacı Henri La Fontaine, dünyanın ilk bilgi merkezi için bir depo tasarladılar. Bu depoda 15 milyondan fazla dizin kartı, 100 bini aşkın dosya ve milyonlarca görüntü barındırılıyordu. 1934 yılına geldiğimizde avukat Otlet, “gelecekte insanların birbirlerine bağlanabilen mekanik beyinlere sahip olacağını” söylüyordu. Hatta kendisi, bu bağlantının da radyo sinyalleri ile kablosuz olarak gerçekleşeceğini öngörmüştü.
1936: Bilim kurgui gerçeğin ilk aşamasıdır
Görünmez Adam ve Dünyalar Savaşı gibi bilim kurgu kültlerinin yazarı Herbert George Wells (H.G. Wells); günün birinde, insanlığın tüm bilgisine, dünyanın her yerinden ulaşılabileceğini yazdı. Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir zamanda, herhangi bir öğrencinin, örneğin ders çalışmak için bu ortamı kullanabileceğini söyledi. Welss, bu bilgi merkezini bir depoya benzetiyordu. İnternet yoktu, ancak düşüncesi oluşmaya başlamıştı.
1945: Önce araç lazım
Bilim insanı Vannevar Bush, günümüzün bilgisayarlarının temeli olarak varsayılan bilimsel bir argüman ortaya koydu. Teorik olarak tasarladığı ve Memex adını verdiği bir bilgisayar üzerine makale yazmıştı. Bu bilgisayarın özellikleri arasında kablosuz ya da kablolu bağlantılar, yazı ve metin alışverişi, ses analizi ve sesle yazma gibi kavramlar da vardı. Elbette teoride kaldı, ancak çok kısa bir süre için.
1951: Dünyayı değiştiren bir annenin geliştirdiği ilk ticari bilgisayar
Sonradan dünyanın adını duyacağı Tim Barners-Lee’nin annesi Mary, o yıllarda Manchester Üniversitesi’ne gidiyordu. Mary, ticari olarak satılan ilk genel amaçlı bilgisayar Ferranti Mark 1’i geliştiren ekipte yer alıyordu. Tim’in babası da Ferranti adına çalışıyordu, Tim daha küçük yaşlarında bilgisayar dünyasıyla tanışmıştı.
1957: Yapay zekanın geçitiği ilk film bugünlere göz kırpar…
Desk Set adında romantik-komedi türündeki film, günümüzde yapay zekalar ekseninde yürütülen bir tartışmanın sinemadaki ilk durağı oldu. Katharine Hepburn tarafından canlandırılan kütüphanecilikle uğraşan bir karakter, “İşimizi yapacak bir makine icat edemiyorlar, çünkü burada çok fazla şey var” sözlerini sarf etti. Bugün dünyanın en büyük kütüphanesi Wikipedia’da hiçbir kütüphaneci çalışmıyor 🙂
1960: İki makine arasında nasıl iletişim kurulur?
J.C.R. Licklider adında bir araştırmacı, geniş bant ağlarla birbirlerine bağlı olan makinelerin arasında iletişimi ve bilgi alışverişini açıkladığı bir makale yayınladı. Bir başka bilim insanı Paul Baran, bir tür ağı tanımlayan bilimsel makalesini yayınladı. Bahsettiği ilk konu, her türlü bilgiyi bir ağ üzerinden, güvenli şekilde aktarmak için kullanılan yöntemlerden birisiydi.
Aynı yıl, aynı fikir İngiltere’nin Ulusal Fizik Laboratuvarı (NPL) görevlisi Donald Davies tarafından da ortaya atılmıştı. Baran kendi teknolojisinde birimleri “mesaj blokları” olarak, Davies ise “paket” olarak tanımladı.
1962: Devlet desteği, ilk resmi adımlar
İki yıl önce birbirlerine bağlanan bilgisayarlarla veri transferi yapılması için ilk kapsamlı çalışmaları yürüten J.C.R. Licklider, ABD Savunma Bakanlığı’nın İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA)’na atandı. Ajansın içerisinde Licklider’in müdürü olarak görev yapacağı Bilgi İşlem Teknolojileri Ofisi kuruldu. Licklider, zamanla buradaki çalışma arkadaşlarını “galaksiler arası bilgisayar ağlarının üyeleri” olarak hitap ediyordu. Biz bu kurumun adını daha çok ARPA olarak duyuyoruz.
1964: Bilim kurgu gerçeğin ilk aşamasıdır (yeniden)
Vakıf gibi bilim kurgu edebiyatının temel eserlerinden sayılan bir romanın yazarı Isaac Asimov, bir Ağustos ayında New York Times gazetesindeki köşesine şöyle yazdı:
“1964 Dünya Fuarı’nda IBM tarafından üretilen Rusçadan İngilizceye çeviri yapan bilgisayarı gördüm. Makineler bugün bu kadar akıllandıysa, 50 yıl sonrasını düşünemiyorum. Robotların beyinleri olarak kullanılacak, minyatürleştirilmiş bilgisayarlar olacak. Telefon ettiğiniz kişiyi duymakla kalmayıp, göreceksiniz. Ekranlarda aradığınız kişilerin bilgilerini, fotoğraflarını inceleyecek, kitaplar okuyacaksınız”
1965: İki bilgisayar arasında kurulan ilk bağlantı
Bilim insanı Ted Nelson, bugün ekranlarda metinleri ve medya dosyalarını görüntülememezi sağlayan teknolojilerin üzerine bir makale yazdı. İlk defa “hpertext (hiper metin)” ve “hypermedia (hiper medya)” terimleri kullanıldı. Bu makalede anlatılanlar hala geçerliliğini koruyor.
Aynı yıl MIT araştırmacıları Larry Roberts ve Thomes Merrill devreye girdi. Ekip, ABD’nin Massechusetts eyaletindeki Lincon Laboratuvarı’nda bulunan TX-2 adındaki bilgisayarı, Kaliforniya eyaletindeki Q-32 olarak bilinen bir bilgisayara telefon hattıyla bağladılar. Veri hızı saniyede 2.4 kilobayt ile sınırlıydı. Bu bağlantı, iki bilgisayar arasındaki ilk geniş ağ bağlantısı olarak tanımlanıyor.
1966: ARPAnet ve yeni nesil bilgi
ARPA’nın bilgi işlem teknolojileri konusunda temellerini atan Licklider’ın yerine Robert Taylor getirildi. Taylor, ARPA bünyesindeki bütün bilgisayarları birbirlerine bağlayacak olan ARPAnet projesini önerdi. Bir yıl sonra, ARPA’ya bağlı olan ve Michigan’da yer alan Ann Arbor ofisinin araştırmacılarından Larry Roberts, tek bir bilgisayarın merkezi ağa sahip olması yerine, dağıtılmış bir ağ teknolojisi önerdi. Bu teklifi, bazı akıllı bilim insanları tarafından kabul edilmedi. Roberts, bir başka araştırmacı Wasley Clark ile çalışmaya devam etti, günümüz ağ dönüştürücülerinin temelleri atıldı.
Aynı yıl Ted Nelson tarafından geliştirilen “hypertext” teknolojisi, NASA’ın Apollo uzay programı için dokümantasyon alışverişinde kullanılan Hiper Metin Düzenleme Sistemi’ne dönüştürüldü. Yine aynı yıl çalışmalarına devam eden Larry Roberts, “çoklu bilgisayar ağları ve bilgisayarlar arası iletişim” teknolojisini sundu. Bu teknoloji merkezi bir sisteme kıyasla daha verimliydi. Bulut teknolojilerini Roberts’in inadına borçluyuz. Aynı yıl, ARPAnet’te kullanılmak üzere geliştirilen bağlantı hızı 2.4 kbps’den 50 kbps’ye yükseltildi.
1968: Dünya değişmeye başlıyor, e-postanın ilk örneği ortaya çıkıyor
ARPA, çok sayıda bilgisayarın birbirine bağlandığı ağ teknolojisi üzerine geliştirilen Arayüz Mesaj İstemcisi için 140 farklı şirkete bildiri gönderdi, 1 milyon dolarlık sözleşme imzalandı. Daha sonra bilim insanı Doug Engelbart, ilk tam işlevsel, çok sayıda kullanıcının denetimine açık olan bir sistem geliştirdi. Bu sistem NLS olarak biliniyordu ve kullanıcıların belgeler üzerinde değişiklik yapmalarına, notlar eklemelerine, dosya paylaşmalarına izin veriyordu.
Yine 1968’de Andries van Dam adındaki bir araştırmacı, Dosya Alma ve Düzenleme Sistemi adında bir teknoloji geliştirdi. Sistemin farklı bilgisayarlar üzerinde çalışmasını sağlamak, yazılım tabanlı çözümler için geliştiriciler konseptler üretmeye başladılar.
1969: İlk internet bağlantısı gerçekleştirildi
Steve Crocker, internetin gelişimi için temel taşlardan birisi olarak anılan kullanıcı isteğine bağlı bilgi girişini fikir olarak sundu. Bu teknolojiye RFC1 adı verildi. 2 Eylül 1969’da ilk Arayüz Mesaj İstemcisi (IMPs) Kaliforniya Üniversitesi’nde yer alan SDS Sigma-7 ana bilgisayarıyla çalıştırıldı. Bundan yaklaşık 7 hafta sonra, 29 Ekim’de, Kaliforniya Üniversitesi’nden SRI International şirketinin bir bilgisayarına veri aktarımı gerçekleşti. Karşılıklı olarak birkaç deneme yapıldı. Yıl sonuna kadar ARPAnet’e bağlı olan bilgisayar sayısı 4’e çıktı.
1971: İlk bilgisayar virüsü gecikmedi
Deneysel olarak tüm ARPAnet bilgisayarlarında kendisini kopyalayan ilk bilgisayar virüsü Creeper oluşturuldu. Aynı yıl telif hakkı olmayan yazılı metinlerin elektronik ortama taşınmaları için ilk adımlar atıldı. Michael Hart’ın başlattığı Gutenberg Projesi’yle ABD’nin Bağımsızlık Deklarasyonu, sistemdeki tüm bilgisayarlarla paylaşıldı.
Yine aynı yıl e-posta kavramının temelleri atıldı. Ray Tomnilson bu sistemin kodlarını yazan ilk kişiydi. ARPAnet’e bağlı olan iki bilgisayar arasında ilk e-posta trafiği başladı. 1973 yılına geldiğimizde, ARPAnet üzerindeki trafiğin 4’te 3’ünü e-postayla oluşturmaya başladı.
1974: ARPAnet’in sonu, kıtalararası internetin başlangıcı
Mayıs ayında İletim Kontrol Protokolü / İnternet Protokolü olarak bilinen TCP/IP adından bir sistem için ilk adımlar atıldı. Yeryüzündeki ARPAnet benzeri tüm sistemler, kendisi dahil TCP/IP’ye bağlandı.
1980: İnternetin “babası” Tim Barners-Lee ile tanışın
Tim Barners Lee’yi hatırladınız mı? Bir zamanlar annesi ilk ticari bilgisayarı geliştiren o küçük çocuk büyüdü, CERN’de yazılımcı olarak çalışmaya başladı. Lee, bu işinde geliştirdiği yazılımlardan ilham alarak, dünyanın geleceğini kökünden değiştirecek, internetin kapılarını herkese açacak bir teknoloji üzerinde çalışmaya başladı.
1983: Kişisel bilgisayar çılgınlığı başlıyor
Yetişkin insanların küçük bir kısmı, o zamanlar çok pahalı olan kişisel bilgisayarlara sahip olmaya başladılar. Öyle ki ABD’deki yetişkinlerin yalnızca %1.4’ü 1983’te internete bağlanabiliyorlardı. Aynı yıl Kaliforniya Üniversitesi’nde görev yapan Paul Mockapetris, Alan Adı Sistemi’ni, yani DNS’i geliştirdi. Artık internette dağıtılan herhangi bir kaynak için adlandırma sistemi gerekiyordu.
1985: …..com’un doğuşu
İlk ticari internet alan adı, ABD’li şirket Symbolics Inc tarafından “symbolics.com” olarak tescil edildi.
1987: Apple olaya dahil oluyor ama şöyle:
Macintosh bilgisayarlarıyla ticari olarak büyük başarı yakalayan Apple, kendi Hypertext uygulaması olan Hypercard’ı piyasaya sürdü. Bugünün Mac’lerinde bu özellik Spotlight olarak adlandırılıyor.
1988: Tarihin ilk siber saldırısı ve ilk internet korsanı
Cornell Üniversitesi’nde bilgisayar bilimi üzerine yüksek lisans yapan Robert Tappan Morris, tarihin ilk solucan virüsü Morris’i geliştirdi. İnternet üzerinden çok sayıda bilgisayara bulaşan bu virüs, o günlerde ağlara bağlı olan bilgisayarların %10’ununu etkisi altında bıraktı. Morris 1986 yılında bilgisayar dolandırıcılığı ile yargılanan ilk kişi oldu. Kendisi bugün MIT’de profesör olarak görev yapıyor.
1990: İnternet tarayıcısı, internet sitesi ve arama motorunun doğuşu
Tim Barners-Lee, WorldWideWeb adında bir tür tarayıcı/istemci programı için kod yazmaya başladı. Lee’nin geliştirdiği, tarihin ilk web tarayıcısı oldu. İnternetteki bilgileri tarayan ilk arama motoru Archie, o zamanlar McGill Üniversitesi’nde araştırmacı olarak görev yapan Alan Emtage tarafından geliştirildi. Aralık ayında CERN’e bağlı olan ilk internet sitesi “nxoc01.cern.ch” yayınlandı.
1992: Ortam renkleniyor
Tim Barners-Lee, CERN’deki ofisindeki 4 meslektaşının kurduğu pop müzik grubunun ilk fotoğrafını internete yükledi. Bir yıl sonra Netscape Navigator adında bir internet tarayıcısının yeni versiyonu kullanıma sunuldu. Bu tarayıcı, genel pazarın %90’ını ele geçirdi. World Wide Web’e rakip doğmuştu. Netscape Navigator ücretli olunca rekabet ortadan kalktı.
1993: Reklamlar başlasın:
Mayıs ayında O’Reilly Digital Media adında bir şirket, ilk ticari ve tıklanabilir internet reklamı sunan internet sitesi Global Netwoek Navigator’u yayınladı. Aynı yıl Cambridge Üniversitesi’nde tarihin ilk Webcam’i internet ortamına bağlandı:
İnternet artık bilginin formunu iyiden iyiye değiştirmeye başladı. Ansiklopediler beyin ise internet aklın ta kendisi olmuştu. Tüm bunlara rağmen insanların önemli bir kısmı hala interneti duymamışlardı bile. Sonraki 1 yıl içerisinde kişisel internet kullanımında patlama yaşanacaktı. Nedeni ise aşağıda:
1996: Nokia’dan internete giren ilk telefon
İçerisinde bir internet tarayıcısı olan ilk cep telefonu Nokia 9000 piyasaya sürüldü. Aynı yıl, günün birinde sizi sinirden küplere bindirecek olan ilk pop-up reklamı yayınlandı.
1998: Hoş geldin Google
Google yayın hayatına başladı. İlk versiyonunda 26 milyon internet sitesini dizininde barındırıyordu.
2001: Herkes eşittir
Tim Barners Lee ve ekibi, Semantic Web olarak bilinen, bilginin bilgisayarlar tarafından daha kolay anlaşılmasını sağlayan bir teknoloji geliştirdiler.
2007: Seçimler, Wikipedia ve Google’ın önlenemez yükselişi
Estonya, internet üzerinden seçim düzenleyen ilk ülke olarak tarihe geçti. Aynı yıl Wikipedia’nın kullanım oranları yükselmeye başladı. Google’ın listelediği internet siteleri ve uzantılarının sayısı 2008’e gelmeden 1 trilyonu buldu.
2012: E-Ticarette dönüm noktası
Aralık ayında dünya çapındaki e-ticaret miktarı 1 trilyon dolara ulaştı. Lider, 2000’li yılların başında halka açılan ABD’li şirket Amazon’du. Amazon, ilk olarak bir kitap sitesiydi, ancak zamanla A’dan Z’ye her şeyin bulunduğu bir e-ticaret portalı haline gelmişti.
2014: İlişkiler
18 ve 29 yaş arasındaki internet kullanıcılarının yarısına yakını, ciddi bir ilişki kurmak için internete güvendiğini söylüyorlar. Aynı yıl internet kullanıcısı sayısı 3 milyara ulaşıyor.
2021:
Bugün dünya çapında 4 milyarı aşkın internet kullanıcısı var. Ülkemizdeki internet kullanıcılarının sayısı 56 milyon. Sosyal medya ve video platformları, internette geçirilen vaktin çok önemli bir bölümüne sahipler.
- Kaynaklar: Sciencenode, Forbes, Intenet Society
Kaynak: Webtekno
Bunu paylaş:
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
İlgili
Dijital pazarlama için güncel dijital medya haberlerini birden fazla kaynaktan izinli yayınlayan platform.