Amelia Earhart, günümüzde pek çok farklı nedenle anılan bir isim. Bir kadın pilot olarak çığır açan başarılarıyla havacılık tarihinin en önemli isimlerinden biri olmasından Atlantik Okyanusu’nu tek başına uçan ilk kadın olmasına kadar pek çok başarısıyla tarihe geçti.
Ancak Earhart’ın günümüzde en fazla hatırlandığı anlardan biri, Temmuz 1937’de Dünya’nın çevresindeki uçuşuna başladıktan sonra gizemli bir şekilde ortadan kaybolması. Kaybolduğu zamandan beri akıbetinin ne olduğuna dair pek çok farklı tahmin yürütüldü. Ancak “dev yengeçler tarafından yenildiğine dair” bir iddia, son on yılda zaman zaman popülerlik kazandı.
Kaybolan 13 kemik
1940 yılında, Uluslararası Tarihsel Uçak Kurtarma Grubu’ndaki (TIGHAR) araştırmacılar, Batı Pasifik Okyanusu’ndaki Hawaii’den yaklaşık 4.500 kilometre uzaklıktaki bir atol olan Nikumaroro’da arama yapıyorlardı. Ekip, aramaları sırasında, üç yıldır kayıp olan Earhart’a ait olduğu düşünülen bir iskeletin parçalarını (tam olarak sadece 13 kemik) buldu. Bulgularını doğrulamak amacıyla, kalıntılar daha fazla analiz için Fiji’ye gönderildi, ancak daha sonra kayboldu.
Bu kemikler Earhart’a aitse, Earhart ve navigatörü Fred Noonan yollarını kaybetmiş ve ardından çevredeki resif bir tür pist olarak kullanılabileceğinden dolayı Nikumaroro’ya (o sırada Gardner olarak adlandırıyordu) inmiş olabileceklerini öneriyor. Noonan’ın öldüğüne ve uçağın okyanusta kaybolarak Earhart’ı yalnız bıraktığına inanılıyordu. Ancak, Earhart tamamen yalnız değildi.
Nikumaroro, büyük kuşları yemek için avlayıp öldürdüğü bilinen, karada yaşayan devasa bir omurgasız olan dev palmiye yengecine ev sahipliği yapıyor. Bu yengeçler o kadar büyük ki, bir metreye kadar bacak açıklığına sahip olabiliyorlardı. Hatta Charles Darwin bile, lezzetli olduklarını düşünmesine rağmen, onları “canavar” olarak tanımlıyordu. Palmiye yengeçleri, adlarını hindistancevizlerini parçalama yeteneklerinden alıyor, ancak aynı zamanda fareleri ve yuvalarına çok yaklaşan diğer hayvanları da avlarlar. Geceleri, dev kabuklu sürülerinin yemek için av aradıkları bilinmektedir.
Earhart gizemi ile bu yengeçler arasındaki bağlantı, insan iskeletini 193 kemiğin oluşturmasına rağmen sadece 13 kemik bulunmasıyla ortaya çıkıyor.
Domuzlarla yapılan deneyler de Earhart gizemini çözemedi
“Hırsız yengeçler” olarak da bilinen palmiye yengeçleri, sürü olarak o kadar acımasızdır ki, avlarının kalıntılarını geniş alanlara dağıtabilirler ve bu canavarların Nikumaroro’da yaşadıkları biliniyor. Bu fikir ilk ortaya çıktığından beri TIGHAR, yengeçlerin kalıntıları nereye götüreceğini ve bunun daha fazla insan kalıntısının bulunmasını yol açıp açmayacağını görmek için domuz bedenlerini kullanarak çeşitli deneyler yaptı. Yengeçlerin bir cesedi iki haftadan daha kısa bir sürede soyup kemikleri yuvalarına kaçırabildiklerini keşfettiler ve bunun da 1940’ta neden sadece 13 kemik bulunduğunu açıklayabileceğine inanıyorlar.
Bu ilginç ve korkutucu bir hipotez olsa da, internet ve sosyal medyada son derece popüler olmasına rağmen, şimdilik sadece bir hipotez olarak kalıyor. 2018’de TIGHAR ve Tennessee Üniversitesi’nden bir araştırmacı ve antropolog ekibi, kemikleri bulmaya yardımcı olmak için Canine Forensics Foundation’dan ödünç alınan köpekleri kullanarak gizemi tekrar inceledi. National Geographic’in 2019’da bildirdiğine göre, köpeklerin insan kalıntılarının kokusunu aldıklarını iddia etseler de, kesin bir şey keşfedilmedi.
Kaynak: Chip