1986 yılında Ukrayna’nın Pripyat kentinde patlayan Çernobil nükleer reaktörü, hâlâ dünyanın en tehlikeli yerlerinden bir tanesi olarak geçiyor. İşte bu reaktörün içerisinde radyasyonu emen siyah mantar türü keşfedildi.
Bundan 29 yıl önce, 1991 yılında, reaktörün duvarlarında büyüyen tuhaf bir mantar bulunmuştu. Yoğun radyasyonun olduğu bu bölgede büyüyen mantar, bilim insanlarını da oldukça şaşırtmayı başarmıştı. Araştırmacılar, daha sonra bu mantarın aslında sadece radyasyona dayanıklı olmadığını da keşfettiler.
Radyasyondan beslenen mantar:
Araştırmacılar, 10 yıl sonra mantarın bir kısmını test ettiler ve oldukça yüksek miktarda melanin pigmenti keşfettiler. Melanin pigmenti, sadece bu mantarlarda değil ayrıca insan derisinde de bulunuyor.
Daha koyu ten rengine sahip olan insanlarda çok daha fazla melanin pigmenti bulunuyor. Saçlarda, göz zarlarında ve beynin bazı bölgelerinde de bulunan bu pigment, ışığı emmesi ve derideki ultraviyole radyasyonu dağıtmasıyla da biliniyor.
Mantarda bu süreç, insandakinden biraz daha farklı işliyor. Radyasyonu emen mantar, bunu bir tür kimyasal enerjiye çeviriyor ve bunu, büyümek için kullanıyor. Ekaterina Dadachova, 2008 yılında yayınladığı araştırmasında bu mantarların muhtemelen türünün tek örneği olmadığını dile getirmişti.
Araştırmada “Yüksek miktarlarda melanize olan mantar sporları, birçok hayvan ve bitki türünün öldüğü erken Kretase döneminde bulunmuştu. Bu dönem, gezegenimizin kozmik radyasyona karşı kalkanını kaybettiği ‘manyetik sıfır’ı geçmesiyle de kesişiyor” ifadelerine yer verilmişti.
Bu tür bir canlının bulunmuş olmasının önemi ise evrende, bizim farkında olmadığımız bir yerlerde, radyasyonun oldukça yoğun bulunduğu ortamlarda da organizmaların yaşıyor olabileceğini göstermesidir.
Kaynak: Webtekno