X

Erkek Beyni ile Kadın Beyni Farklı Yapılara mı Sahip?

İnsan beyni, hala pek çok gizeme sahip. Bilim insanları, insan beyninin gizemlerini çözmeye çalışıyor olsalar da bazı çalışmalar, hala yanıtsız kalıyor ve işin içinden çıkılamıyor. Bilim insanları, son birkaç yıla kadar beynin hem kadınlarda hem de erkeklerde ortak olabileceğini düşünüyor olsalar da son yıllarda, “kadın beyni” ile “erkek beyni” tartışması patlak verdi. Üstelik yapılan çalışmalar, bu konuda ilginç sonuçlar ortaya koyuyor.

Kadın beyni ile erkek beyni tartışmaları, bilim insanlarının gündemine yeni yeni oturmasına rağmen gündelik yaşamda mecazen de olsa tartışılan bir konu. İşte bilim insanları da bu durumu açığa çıkarmak için çalışmalarını sürdürüyorlar. Hatta yapılan son çalışmalarda yapay zekanın nimetlerinden de faydalanılıyor. Peki kadın beyni ile erkek beyni şeklinde bir şey gerçekten var mı? Diğer cinsiyetlerdeki insanlarla farklı bir beyin yapısına mı sahibiz?

Bir türlü sonuçlanamayan kadın beyni erkek beyni tartışmaları, 2015 yılında Daphna Joel tarafından ele alındı. Joel, konuyla ilgili yaptığı çalışmalarda 1,400'den fazla katılımcının beyin taramasını gerçekleştirdi. Erkek ve kadınların beyinlerindeki boyut farkının en fazla olduğu bölgeleri araştıran Daphna Joel, beyinlerin genel olarak erkek ya da kadın olarak ayrılmadığı sonucuna ulaştı. Joel'e göre insan beyni, erkeklere ya da kadınlara özgü özelliklerin “mozaik”lerinden oluşuyordu. Hatta Joel, bu durumu “Mozaik Hipotezi” olarak açıklamıştı.

2015 yılında yapılan çalışmalar, o dönemlerden beri tartışmalara konu olmuştu. Bazı bilim insanları, Mozaik Hipotezi'ni kesin bir dille reddetmişlerdi. Hatta bilim insanları, bu konuda algoritmalardan faydalanılabileceğini açıkladılar. Uzmanlara göre makine öğrenimi ile oluşturulmuş algoritmalar, bir beyin yapısının cinsiyetini belirleyebilir. Peki bu algoritma nasıl çalışıyor? İnsan beynini tarayan bu algoritmalar, cinsiyetin belirlenmesinde ne gibi etmenleri önemsiyor?

Mozaik Hipotezi'ne karşı olan bilim insanlarına göre söz konusu algoritmalar, yüzde 80 ile yüzde 90 oranında doğru tahminlerde bulunabiliyor. Yani bu algoritmalar, beyin taraması yaparak insan cinsiyetini büyük bir kolaylıkla tespit ediyor. O zaman bir algoritma insan cinsiyetini bu kadar basit bir şekilde ve yüksek doğruluk ihtimaliyle tespit edebiliyorsa, bazı temel farklılıkları da tespit edebiliyor olmalı.

Daphna Joel, kendisine karşı çıkan bilim insanlarını bu konu üzerinden eleştiriyor. Joel'e göre söz konusu algoritmalar, cinsiyeti nasıl tespit ettiğine dair detaylı açıklama yapmıyor. Aslına bakacak olursak algoritmaları destekleyen bilim insanları da bu durumu doğruluyor. Ancak onlara göre önemli olan şey bu algoritmanın bir açıklama yapması değil, cinsiyeti doğru tahmin etmesi. Peki bir algoritma, bunu nasıl yapıyor olabilir?

Pek çok bilim insanına göre makine öğrenim tekniğini kullanarak cinsiyet tahmini yapan algoritmalar, tam anlamıyla kara kutu gibiler. Çünkü bu algoritmaların beyin taramalarıyla cinsiyet tahminini nasıl yaptığını kimse bilmiyor. Hatta algoritmalar, cinsiyet tahmini için beyin taramasında farklı noktalara bile odaklanabiliyor. Şimdi yapılan yeni bir araştırmaysa, bu algoritmaların kafa büyüklüğünden faydalanabiliyor olabileceğini gözler önüne seriyor.

Carla Sanchis Segura isimli bir bilim insanı ve ekibi, bugüne dek üzerinde durulmamış olan bir durumu araştırdı. Segura ve ekibi, söz konusu algoritmaların kafa büyüklüğünden yola çıkarak cinsiyet tahmini yapabileceğini göz önünde bulundurdu. Yapılan çalışmalar da böylesi bir durumun gerçekten var olabileceğini gözler önüne serdi. Yani söz konusu algoritmalar, çok büyük bir ihtimalle kafa büyüklüğünden yola çıkıyorlardı.

Segura ve ekibine göre kadınlar, erkeklere oranla daha küçük vücutlara, kafalara ve beyinlere sahipler. İşte son araştırma, bu gerçekliğin algoritmaları da etkileyebileceklerini ileri sürdüler. Hatta bu durumu test edebilmek için de “altın standart” olarak isimlendirdikleri bir olgu geliştirdiler. Bu olgu, kafa ve beyin büyüklükleri çok yakın olan erkek ve kadınların beyinlerini bir araya getiriyor, bu sayede de algoritmanın nasıl tepki vereceğini ortaya koyuyordu.

Araştırma ekibi, insan beyinlerine ait taramaları üç farklı şekilde gruplandırdılar. Bunlardan bir tanesi, beyinlerin rastgele sınıflandırılmasını, diğeri ise büyük bir hassasiyetle ayarlanmasını (altın standart) içeriyordu. Bilim insanlarının son sınıflandırması ise sadece ham verilerden oluşuyordu. Ham veriler ve rastgele sınıflandırmada çalışan algoritmalar, doğru sonuçları vermişti. Ancak hassasiyetle sınıflandırılmış taramalar, algoritmaların kafasını karıştırmaya yetmişti.

Bilim insanları, cinsiyet tahmininde kullanılan 12 algoritmanın tümünü altın standartla test ettikleri zaman, başarı oranının ciddi oranda düştüğü sonucuna ulaştılar. Hatta algoritmaların başarı oranı son durumda yüzde 10'lara gerilemişti. İşte bu çalışma, erkek beyni kadın beyni terimleriyle ilgili tartışmaları biraz daha ileri noktalara taşıyacak gibi görünüyor. Üstelik son araştırmalar, algoritmaların güvenilirliğini de tartışmalara açacak gibi görünüyor.

Kaynak: Webtekno

Dijital Pazarlama Haberleri: Dijital pazarlama için güncel dijital medya haberlerini birden fazla kaynaktan izinli yayınlayan platform.
Related Post