Motor sporları denince akla ilk gelen spor organizasyonlarından biri olan Formula 1, İstanbul Park Pistinde boy gösterecek. Her birinde 2 pilot bulunan 10 takımın birbiriyle mücadele ettiği Formula 1 yarışları, ne yazık ki bir anlık dikkatsizlik veya ufak bir talihsizlik, çok kötü kazalara sahne olabiliyor.
Düzlükte 350 km/saat hızı aşabilen Formula 1 araçları, her ne kadar korunaklı olsa da bu hızlarda yapılacak en ufak bir hata çok büyük felaketlere yol açabiliyor. Havacılıkta olduğu gibi Formula 1 yarışlarında da kurallar ve araç modifikasyonları kazalar ile birlikte değişkenlik gösterebiliyor. Dilerseniz gelin, Formula 1 tarihinde yaşanmış unutulmaz kazalara birlikte göz atalım.
Kasırgaların neden olduğu Jules Bianchi’nin 2014 Japonya Grand Prix kazası:
Formula 1’in en unutulmaz kazalarından biri şüphesiz ki 2014 yılında Japonya’da gerçekleştirilen yarışta meydana geldi. Suzuka pisti, yarışın olduğu gün şiddetli bir yağmur altında kalmıştı ve bu durum hem yolun kaygan olmasına hem de görüşün kısıtlanmasına sebep olmuştu. Gerçekleşecek felaketin sebebi, Japonya kıyılarından yaklaşan kasırgalardı.
Yarış başladı ve yoğun yağmurlu havalarda gerçekleşen her Formula 1 yarışı gibi, bu yarışta da pilotlar oldukça dikkatliydi. Yarışın 42. turunda, Sauber pilotu Adrian Suti aracının kontrolünü kaybetti, spin attı ve yolun dışına çıktı. Yarışı bırakmak zorunda olan Adrian Suti’nin aracını oradan uzaklaştırmak üzere bölgeye bir çekici geldi, ancak yarış devam ediyordu.
Tam bir tur sonra ise Jules Bianchi isimli genç pilot, aynı yerde aracının kontrolünü kaybetti. Bianchi’nin bulunduğu araç, hız kesmeden direkt olarak çekicinin altına doğru yol almaya devam etti, ardından çarpışma gerçekleşti. Jules Bianchi, Marussia takımının gönderdiği hiçbir radyo mesajına cevap vermiyordu. Sağlık ekipleri, Bianchi’nin yanına ulaştığında durumun çok kötü olduğu anlaşıldı. Hastanede geçen 9 aylık mücadelenin sonunda Jules Bianchi son nefesini verdi, 17 Temmuz 2015 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Robert Kubica’nın mucize eseri kurtulduğu kaza (2007 Kanada Grand Prix)
2007 yılında yapılan Kanada Grand Prix’i, belki de tarihin en korkutucu, ancak en mucizevi kazalarından birine ev sahipliği yaptı. 27. tura kadar oldukça heyecanlı geçen yarışı izleyen seyircilerin içini bir anda korku ve endişe kapladı. Bunun sebebi, paramparça olmak üzere olan bir aracın çimlerin üzerine çıkmasıydı.
Robert Kubica’nın kullandığı BMW-Sauber, önce pistin yanında bulunan çimlere çıktı. Daha sonra bir anda zıplayan aracın ön tarafı havalandı. Tamamen kontrolden çıkan araç, dümdüz ilerledi ve beton bariyere çarparak sekti. Taklalar atarak yolun diğer tarafına geçen araç paramparçaolmuştu, aracın içerisinde bulunan Robert Kubica’nın ise yalnızca kollarının hafifçe oynadığı görülüyordu.
Bu kazanın mucizevi olmasının ilk sebebi, Robert Kubica’nın hiçbir ciddi yara almamasıydı. Kubica, yüksek hızla duvara çarptıktan sonra paramparça olan aracından hafif yaralanmalar ile kurtuldu. Pilot için ölümcül olabilecek bu kaza, aynı zamanda seyirciler için de ölümcül olabilirdi. Zira Kubica’nın çarptığı bariyer, pistin diğer bariyerlerine oranla daha kısaydı. Zaten önü havalanmış Formula 1 aracı eğer oradan sekseydi, karşı tarafta bulunan seyirciler arasına uçacaktı. Neyse ki kaza hiçbir ciddi yaralanmaya sebep olmadı.
Güvenlik önlemlerinin ne kadar hayat kurtarıcı olduğunu gösteren kaza (Michael Schumacher, Britanya Grand Prix, 1999)
Takvimler 1999 yılını gösterirken Silverstone pistinde yaşanacaklar, geliştirilmiş güvenlik önlemlerinin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu gözler önüne serecekti. Formula 1’in en başarılı pilotlarından biri olan Michael Schumacher, o gün pistteki gelişmiş güvenlik önlemleri olmasaydı. Şampiyonluğunun yanı sıra hayatını da kaybedebilirdi.
Ferrari aracını kullanan Schumacher, yarışın daha ilk turunda teknik bir problemle karşı karşıya kaldı ve bu problem, hiç de küçümsenecek bir şey değildi. Schumacher, araçların birbirini geçmesi için oldukça uygun olan uzun düzlükte hızla giderken viraj yakınlarında frene basmaya başladı. Frenlerde bir sorun olduğunu hissettiğinde, araç neredeyse 200 km/saat hızla pist dışına doğru yöneliyordu.
Frenleri düzgün çalışmayan Ferrari, ilk önce çakıllarla dolu pist kenarına çıktı, ardından lastik bariyerlere çarptı. Hemen hastaneye yetiştirilen Schumacher, neyse ki kazayı yalnızca kırık bir ayakla atlattı. Altı hafta boyunca pistlerden uzak kaldı.
Niki Lauda’nın efsanevi kurtuluşu (Almanya Grand Prix, 1976)
Formula 1’in en bilinen kazalarından biri olan 1976 Almanya Grand Prix kazası, aynı zamanda müthiş bir başarı hikayesinin başlangıcıydı. Dünyanın en tehlikeli pistlerinden biri olarak görülen ve lakabı Yeşil Cehennem olan Nürburgring pisti, isminin hakkını verecek olaylardan birine ev sahipliği yapacaktı.
O günkü hava koşulları, güvenlik endişelerine sebep olsa da yetkililer yarışı iptal etmedi. Üstelik Niki Lauda, yarışın iptali için oylama başlatmıştı ve bu oylama da bir oy farkla reddedilmişti. Yarış başladığında, güvenlik materyallerinin eksikliği büyük bir felaketin geleceğini hissettiriyordu. Nitekim öyle de oldu. Niki Lauda’nın kullandığı Ferrari önce yoldan çıktı, daha sonra ise duvara çarpmasıyla birlikte alevler içinde kalarak yolun ortasında öylece durdu.
Lauda, cayır cayır yanan aracın içerisinde esir kalmıştı. Vücudu yanıklar içerisinde kalan ve ciğerlerinde ciddi yaralanmalar olan Niki Lauda, araçtan çıkarıldığı gibi hastaneye götürüldü ve komada yattı. Tüm Formula 1 camiası onun kurtulamayacağını düşünürken o mucizevi bir şekilde kurtuldu. Yalnızca birkaç hafta sonra yeniden direksiyonun başına geçti.
Ayrton Senna’yı F1 camiasından ayıran Tamburello kazası (San Marino Grand Prix, 1994)
San Marino Grand Prix, 1994 yılında bir sürü felakete ev sahipliği yapmıştı. Formula 1’in her sezonunda kazalar olur, ancak 1994 yılı Formula 1 adına keşke hiç yaşanmasaydı denecek bir yıldı. Özellikle de o yıl yapılan San Marino Grand Prix’i Formula 1 tarihinin en kirli sayfalarına adını yazdırmıştı.
Sıralama turlarının yapıldığı Cuma günü Rubens Barrichello’nun aracı havalanmışt, tekerlek bariyerlere çarpmıştı. Barrichello bu kazadan burun kırılmasıyla kurtulmuştu. Bundan yalnızca bir gün sonra yapılan diğer sıralama turlarında pistteki ilk ölüm yaşandı. Roland Ratzenberger, beton duvara çarptı. Ratzenberger, olay yerinde hayatını kaybetmişti. İki gün art arda yaşanan iki kaza, Formula 1’de pek de görülmedik bir şeydi. Ancak San Marino laneti bu kadarla sınırlı kalmayacaktı.
Yarış günü Ayrton Senna, pol pozisyonunda yarışa başladı. Kısa bir süre sonra yarışta küçük çaplı bir kaza yaşandı; 6. tura kadar güvenlik aracı pistte kaldı. Daha sonrasında Ayrton Senna’nın liderliğinde yarış devam ederken, yalnızca bir tur sonra olacaklardan habersiz bir şekilde herkes onu izliyordu. Tamburello virajına gelindiğinde Ayrton Senna, direksiyon hakimiyetini kaybetti. Çok hızlı dönülen Tamburello virajından dümdüz çıkıp duvara çarptı. Olay yerinde kalp atışları çok yavaşlayan Senna, bir gün sonra hayatını kaybetti.
Kaynak: Webtekno