Japonya’da Fukushima Daiichi nükleer felaketinin temizliğinde sorunlar yaşanmaya devam ediyor. Erimiz nükleer reaktörlerden kontamine suyun sızdığı ve yeraltı sularına karıştığı görüldükten sonra pek çok radyoaktif elementi içeren yaklaşık 1 milyon ton atık su eski enerji santralinde 1000’den fazla depolama tankına pompalandı. Şimdi de nükleer enerji santralinin işletmecisi Tokyo Electric Power Company (TEPCO) bu muazzam miktardaki kontamine su ile ne yapacağını bulmaya çalışıyor.
TEPCO bir süredir bu atık sudaki radyoaktif elementlerin çok büyük bir kısmını ortadan kaldırmak için kimyasal işlemden geçirmeyi sonra da Pasifik Okyanusuna dökme fikrini inceliyordu. Bu fikrin destekçileri, göreceli olarak düşük bir yarı-ömrü olan ve tüm radyoaktif elementler içerisinde muhtemelen en az radyoaktif olan trityum hariç radyoaktif elementlerin çoğunun çıkartılmış olacağından dolayı bu fikrin duyulduğu kadar tehlikeli olmadığını söylemekte.
Ancak Science dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, bu planın daha önce düşünülene göre çok daha riskli olduğunu öneriyor. Woods Hole Oceanographic Institution deniz kimyagerleri, işlemden geçirilmiş atık su içerisinde karbon-14, kobalt-60 ve strontiyum-90 gibi diğer izotopları bulmalarının ardından tek sorunun trityum olmadığını söylüyorlar.
Araştırmacılar, diğer radyoaktif izotopların derişimi trityuma göre çok daha düşük olsa da, tanktan tanka büyük değişiklikler gösterdiğini ve tankların %70’inden fazlasının kanunlar tarafından izin verilen oranın altına inmesi için ikinci kez işlemden geçmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Eğer tanklar bu şekilde okyanusa bırakılırlarsa deniz yaşamına daha fazla radyasyon ekleme riskini ve bununla beraber de yaşamı etkileme riskini taşıyorlar. Ayrıca ekip, her bir radyoaktif izotopun deniz yaşamını nasıl etkilediğine dair yeterince bilgi olmadığını da belirtiyor.
Neyse ki bu sorun bağımsız uzmanların desteği ve onayı ile daha fazla işlem gerçekleştirilerek çözülebilecek gibi gözüküyor.
Kaynak: Chip