Gökkuşağı için kısaca Güneş ışınlarının kırılmasıyla meydana gelen, doğadaki en göz alıcı olaylardan biri olan ve yedi renkten oluşan bir meteorolojik olay diyebiliriz. Gökkuşağı; Sibirya’da “Güneş’in dili”, Batı kültüründe umut ve şansın sembolüdür. İran mitolojisine göre ise kırmızı renk baskınsa “savaş”, yeşil renk baskınsa “mutluluk”, sarı renk baskınsa “mutsuzluk” anlamına geliyor.
Peki çok kültürü etkilemiş olan; içinde kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor renklerini barındıran ve bizleri her yağmur sonrası gökyüzüne bir umutla baktıran bu doğa olayı nasıl meydana geliyor?
Umut ve şans sembolü gökkuşağı nasıl oluşur?
Işık ışınları, su damlalarının içine girerken ve çıkarken birer kez kırılmaya uğrar (damlaların içindeyken birkaç kez yansıyabilirler). Işınlar damlaların içinden çıkmadan önce bir kez yansıdıkları zaman renklerin dıştan içe doğru kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert, mor olarak sıralandığı gökkuşakları oluşur.
Işınlar iki kez yansıdığı zamansa renklerin sıralanışı tersine döner. Işık ışınlarının iki ya da daha fazla kez yansımasıyla da gökkuşakları oluşabilir. Ancak bu şekilde oluşan gökkuşakları genellikle çok solgundur.
Ayrıca bir diğer önemli unsur, gökkuşağının görülebilmesi için Güneş’in ufkun üzerinde yaklaşık 40 dereceden fazla yükselmemiş olması gerektiğidir.
Gökkuşağını ne zaman görebiliriz?
Yay şeklindeki ışık tayfları, sabah ve akşam saatlerinde yağmurdan sonra ya da ikindi saatlerinde yağmur yağdığı sırada görülmektedir.
Gökkuşağının gözükmesinde en önemli etkenler Güneş ışınları ve yağmurun olması gerektiğini unutmamalıyız.
Gökkuşağını net şekilde görebilmek için yapılması gereken ilk iş, Güneş’in arkaya alınmasıdır. Güneş arkaya alındıktan sonra karşıya bakılmalı ve manzaranın keyfi çıkarılmalıdır.
Güneş ışınları ve yağmur dışında en önemli etken, Güneş’in gökyüzündeki duruş açısıdır. Çünkü bazı açılarda gökkuşağı gözükmemektedir. Gerekli açı, yukarıda da bahsettiğimiz gibi yaklaşık 40 derece olmalıdır. 40 derecenin üzerinde olursa gökkuşağı gözükmez.
Gökkuşaklarının en çok rastlanılan durumu, birincil olan olsa da bazen aynı anda birden fazla olarak da görülebilmektedir. Çifte gökkuşağı olarak adlandırılan bu durumda gökkuşağının oluşması için gerekli açı sağlandığında gökyüzünde neredeyse her zaman tek bir gökkuşağı görürüz.
Ancak kimi zaman belli hava şartları altında, söz konusu o açıdan yansıyan ışık saçılır, tekrar saçılır ve bir diğer uygun açıdan gözümüze tekrar ulaşır. İşte bu durumda, aynı gökkuşağının 2 adet görüntüsü oluşur. Buna “çifte gökkuşağı” adı verilir. Teknik olarak 1 gökkuşağı vardır ancak o gökkuşağının 2 kopyası gökyüzünde belirir.
Gökkuşağının altından geçebilir miyiz?
Kimimiz Müjde Ar’ın Köçek filminde gökkuşağının altından geçip cinsiyet değiştirdiği sahneyi hatırlıyodur muhakkak. Hatırlayamayanlar bir göz atıp biraz gülebilir. İşte bu filmdeki gibi gökkuşağının altından geçmek maalesef imkânsız.
Gökkuşağını görebilmemiz Güneş’in ve su damlacıklarının bize göre doğru konumda olmalarına bağlıdır. Biz gökkuşağına doğru ilerlersek, onun bize göre konumu aynı kalacaktır. Yani biz hareket ettikçe o da ilerleyecek ve ona ulaşmamız imkansız olacak. Ancak bu, bir başkasının, kendisi göremese de gökkuşağının altından geçişini görmemize engel değildir.
Efsaneye göre, altında içi altın dolu bir kâsenin olduğu gökkuşağının sonu nerededir?
()
Aslında, gökkuşağının bir sonu ya da başlangıcı yoktur. Yer yüzeyinden bakıldığında gökkuşakları yarım bir çember biçiminde görünür. Ancak yüksek bir dağın tepesinden ya da yükseklerde uçan bir uçağın içinden baktığınız zaman tam bir çember biçiminde gökkuşakları görebilirsiniz.
Genelde biz yarım çemberden daha azını görürüz çünkü yerdeki tepeler ve binalar görüş alanımızı daraltırlar. Yarımdan fazlasını görmek ve bu inanılmaz doğa olayına şahit olmak için dağ tepesine çıkmanız ya da uçakta bulunmanız gerekiyor.
Kaynak: Webtekno