Laboratuvarda üretilen et yasal onay aldı: ABD “güvenli” dedi!

Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), laboratuvarda yetiştirilen et için yaptığı tartışmaları sonuçlandırdı ve et için satış onayı verdi. Söz konusu et olan tavuk eti FDA’nın 16 Kasım tarihli güncellemesine göre, gerçek tavuklardan alınan canlı hücrelerle kontrollü bir ortamda güvenli bir şekilde yapılabiliyor. Etin, geleneksel olarak yetiştirilen bir hayvandan elde edilen bir tavuk göğsü ile aynı kas dokusunu içerdiği anlamına geliyor.

Ürünün arkasındaki şirket, bir gıda teknolojisi girişimi olan ve tarihteki ilk ekili et şirketi olduğu bilinen Upside Foods isimli firmadır. Upside tarafından sağlanan resimdeki gibi ürünle yapılan yemekler laboratuvarda yetiştirilmiş gibi görünmüyor ki bu muhtemelen iyi bir şey. Yine de FDA, Upside’ın ürünlerinin hemen market raflarına yükleneceği anlamına gelmiyor. Ajans, bir sonraki aşamada Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı Gıda Güvenliği ve Denetleme Servisi’nin (USDA-FSIS) hem Upside’ın üretim tesisi hem de ürünün kendi denetimleri ve onayları için devreye gireceğini açıkladı.

Upside, 2015’ten beri et üzerine çalışıyor.

Upside, dünyanın ilk laboratuvarda yetiştirilen dana köfte, tavuk ve ördek ürünlerini elde ettiğini ve yakın zamanda laboratuvarda yetiştirilen deniz ürünleri üreten başka bir yetiştirme şirketini satın aldığını söylüyor. Başlangıç, Bill Gates, Cargill, Tyson ve Whole Foods tarafından finanse edildi.

Laboratuvarda yetiştirilen et, sadece pahalı ve uzun süren bir bilim projesi olmadığı ve sığır eti, domuz eti ve kümes hayvanlarının laboratuvar ortamında tek bir hayvanın hücrelerinden geliştirilmesi, hayvancılık endüstrisinin çevreye verdiği zararı önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olacağı söyleniyor. Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, kültürlenmiş etin aynı miktarda geleneksel olarak yetiştirilen ürünlere kıyasla üretilmesi için %7 ila %45 daha az enerji gerektirdiğini gösterdi. Laboratuvarda yetiştirilen hayvansal ürünler ayrıca %96’ya kadar daha az sera gazı emisyonu üretebiliyor, üretim sırasında %99 daha az arazi alanı kaplayabiliyor ve önemli ölçüde daha az su kullanabiliyor.