Bir asırdır hayatımızın içerisinde yer alan otomobiller, bugün kimilerimiz için yalnızca bir yerden bir yere gitmek için kullandığımız bir taşıt. Kimilerimizse sahip olduğumuz otomobillere çok daha fazla kıymet veriyor, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline getiriyor. Ancak en sıkı arabacının bile bilmediği veya üzerine düşünmediği bir mesele var. Bu içeriğimizde size “kelebek camı“ndan bahsedeceğiz.
Kelebek camı, bazı otomobillerde ön kapıda, bazılarında arka kapıda, bazılarında ise her iki kapıda da olan hareketsiz camlardır. Yan camlar genelde hareketli mekanizmaya sahip olsa da kelebek camı, sabit yapısı nedeniyle dikkat çeker. Çünkü öylece durur ve görünüşte hiçbir işlevi yoktur. Peki bu cam neden var? Kim icat etti? Gelin hep birlikte, bu soruların cevaplarına bakalım.
Öncelikle, bu küçük camlara neden kelebek camı deniyor?
Aslına bakacak olursak bu sorunun yanıtını yazının devamında alacaksınız ancak merak ediyorsanız diye bu konuya ayrı bir başlık açmak istedik. Araba kapılarındaki bu küçük camlar, ilk kez ortaya çıktıklarında kelebek kanadı gibi dışarıya doğru açılabildiklerinden kelebek camı olarak anılmaya başladılar. Günümüzde bu camlar açılamaz yapıda olsalar da hala kelebek camı olarak anılıyorlar.
1930’lu yıllarda kullanılmaya başlayan kelebek camı, 1950’li yıllarda standart haline geldi!
Kelebek camı, 1930’lu yıllarda piyasaya sürülmüş “ilkel” otomobillerde de kullanılıyordu. General Motors tarafından sektöre kazandırılan kelebek camı, o yıllarda şimdikinden çok farklıydı. Özel bir kilit mekanizmasıyla tasarlanan camlar, az bir açıyla da olsa dışa doğru açılıyor ve aracın hava almasını sağlıyordu. Elbette, o yıllarda piyasaya sürülen arabalarda normal açılan camlar da vardı ancak kelebek camı, ekstra havalandırma imkanı nedeniyle tercih nedeni haline gelmişti.
Şimdilerde sabit olan kelebek camı, o yıllarda şu şekilde kullanılıyordu:
Yukarıdaki fotoğraf, açılabilir yapıdaki kelebek camını gösteriyor. İnsanlar, klimanın olmadığı yıllarda bu pencereyi aktif olarak kullanıyor ve ekstra hava akışı sağlıyorlardı. Şimdilerdeyse klimalar var ve açılabilir kelebek camlarına ihtiyaç yok. Peki neden tamamen kaldırılmadı?
Artık klimalar olduğuna göre; kelebek camına neden ihtiyaç var?
Yukarıdaki görselde de görebileceğiniz üzere otomobillerin arka tekerleklerinin konumu nedeniyle arka kapılar, gövde kısmında daralacak şekilde tasarlanmaktadır. Üst taraftaki cam kısım geniş, gövde kısmı ise dar olduğundan camı tamamen açmak mümkün olmayacak. İşte tam da bu noktada kelebek camı devreye giriyor.
Görseldeki kırmızı çizgi, kelebek camını açılabilir camdan ayıran direğin kapının gövde kısmındaki hizasını gösteriyor. Yeşil tırtıklı kısım açılabilir camın, açıldıktan sonra kapının içindeki kapladığı alanı gösteriyor. Turuncu tırtıklı kısım ise kelebek camı açılabilseydi kapının içinde kaplayacağı alanı, daha doğrusu dışına nasıl taşacağını gösteriyor. Yani kapılardaki bu küçük bölmeler ayrılmamış olsaydı, doğal olarak camları açamayacaktık.
Peki neden sadece açılabilir kısmı cam yapıp diğer kısmı gövde ile bütün şekilde bırakmıyorlar? Bunun yanıtı da aslında oldukça basit… Sürücüler için çevrelerini görebilmek son derece önemli bir konu. Gövde ile birleşik kapalı bir alan yerine kelebek camı oluşturmak, sürücülerin daha geniş bir görüş alanına sahip olmasını sağlıyor.
Bir otomobilin kapısının içinde ne var?
Yukarıdaki görselde, bir otomobilin arka kapısının iç kısmını görüyorsunuz. Bu iç kısımda, camın eşit olarak açılmasını sağlayan raylı sistemi tutan bir mekanizma var. Bu mekanizma, camın yukarı ve aşağı doğru hareketini yönetiyor. Eğer kelebek camı da açılabilir yapıda olursa, mekanizma bu camı tamamen açar. Bu da büyük bir sorun demek. Çünkü cam esnek değildir ve zorlanırsa kırılır. Camın kırılmaması için de yarım açılması gerekir. Bazı modellerde yarım açılan arka camları görüyor olsak da pek çok marka, böyle bir şeyi tercih etmiyor. Bu arada; ön camlarda da aynı durumun söz konusu olduğunu söyleyelim. Kapı gövdesine sığdırılamayan cam, parçalı halde kullanılıyor. Küçük kısma da kelebek camı diyoruz…
Kaynak: Webtekno