2015 yılında David Hole, Avustralya’nın Melbourne kenti yakınlarındaki Maryborough Bölge Parkı’nda metal dedektörü ile arama yaparken sıra dışı bir şey keşfetti. Sarı kilin içinde duran çok ağır, kırmızımsı bir kaya bulan Hole, bulduğu kayanın içinde bir altın külçesi olduğunu düşünerek evine götürdü. Kayayı kırmak için kaya testeresi, açılı taşlama makinesi, matkap kullanan David, son olarak asit bile kullansa dahi başarılı olamadı.
Kayanın parçalanmamasının nedeni daha sonra anlayacak olan David, taşın içinde bulmayı umduğu külçe için taşı Melbourne Müzesi’ne götürdü. Melbourne Müzesi jeoloğu Dermot Henry yaptığı inceleme sonrası bugüne kadar müzede çalıştığı 37 yıl boyunca insanların göktaşı olduğunu düşündüğü birçok kayayı incelediğini ve baktıklarından yalnızca ikisinin gerçek göktaşı olduğunu söyledi. Bu taşında bu iki taştan biri olup 4,6 milyar yıllık bir göktaşı olduğunu ifade etti.
17 kilogram ağırlığında olan taş Avustralya’nın Victoria eyaletinde şimdiye kadar kaydedilen ve 2003 yılında tanımlanan 55 kg ağırlığındaki başka bir büyük örnekten sonra en büyük ikinci göktaşı oldu. Bir elmas testere ile küçük bir dilimi keserek incelenen taşın bileşiminin yüksek oranda demir içerdiği keşfedildi. Araştırmacılar göktaşının nereden geldiğini ve Dünya’da ne kadar süredir kalmış olabileceğini henüz bilmese de, bazı tahminleri var. Karbon tarihlemesi ile göktaşının 100 ila 1000 yıl arasında Dünya’da olduğu ve 1889 ile 1951 yılları arasında gezegene geldiği düşünüldü.
Jeolog Henry, “Bu özel göktaşı büyük olasılıkla Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağından çıkıyor ve bazı asteroitlerin birbirine çarpmasıyla oradan dışarı itildi, sonra bir gün Dünya’ya çarptı” dedi. “Kaya yontulmuş, çukurlu bir görünüme sahipti. Atmosferden geçtiklerinde oluşuyorlar, dışarıda eriyorlar ve atmosfer onları şekillendiriyor.” diye ekledi.
Kaynak: Teknolojioku