İnsanlık tarihi boyunca her çağın, tarihin kendisine özgü stresleri ve problemleri oldu. Nitekim bu ölçüt sadece zaman dilimine bağlı kalmadı. Her coğrafyanın, ülkenin, toplumun, sınıfın, cinsiyetin, belirli yaş aralıklarının mutlaka sadece kendisine ait ya da ortak çeşitli sorunları var. İnsanlar olarak, kimi zaman rekabetten, kimi zaman imkansızlıklardan, kimi zaman ise anlayamadığımız olaylardan kaynaklı problemler yaşarız.
17. yüzyılda tanımlanan ve günümüzde, modern yaşantı içerisinde de sık sık telaffuz edilen bir kavram olan stres, yaşadığımız problemler sonucunda iç dünyamızda açığa çıkan ve dışavurumla diğer çevrelere de yansıttığımız olumsuz hislerin adı olarak karşımıza çıkıyor. Bilgilerin, deneyimlerin, duyguların kayıt altına alındığı hafızamız, gündelik ya da uzun süreli yaşantımızda genel olarak olumlu ya da nötr deneyimlerimizden çok, stres yaşadığımız deneyimlerimizi karşımıza çıkarır. Bunun sebebini hiç merak ettiniz mi?
Bir ‘strest testi’ gerçekleştirildi:
Ruhr-Universität Bochum’da (RUB) bulunan araştırmacılar, bu durumun nedenlerini araştırdı. RUB Bilişsel Sinirbilim Enstitüsü’nden Anne Bierbrauer, Profesör Oliver Wolf ve Profesör Nikolai Axmacher tarafından yönetilen ekip, Trier Sosyal Stres Testi adı verilen test ile stres anlarını analiz ettiler. Araştırmacılar, bu testi kullanarak deneylerinde gerçek bir olayın bellek izini kaydetmeye çalıştılar. Test esnasında katılımcılar, tamamı tarafsız bir ifade takınan ve herhangi bir olumlu geri bildirim vermeyen bir başvuru komitesi önünde konuşmalarını gerçekleştirerek iş görüşmesi simülasyonuna katıldılar. Bu durum, katılımcılarda stresi ciddi oranda tetikledi.
İş görüşmesi simülasyonu sırasında, başvuru komitesi bazı günlük nesneleri kullandı. Örneğin komite üyelerinden biri kahvesinden bir yudum aldı. Bir gün sonra araştırmacılar, beyin aktivitesini kaydederken nesneleri her iki gruptaki katılımcılara gösterdi. Stresli katılımcılar nesneleri kontrol grubundan daha iyi hatırladılar.
Araştırmacılar, testle birlikte amigdaladaki beyin aktivitesini incelediler. Elde edilen verilere göre stresli anlarla bağlantılanan bazı anların ve görüntülerin izleri birbirlerie oldukça benzer bir bellek izi bırakırken, kontrol grubunda yapılan gözlemlerde böyle bir duruma rastlanmadı. Yani aslında insan beyni, stresli anlara ait görüntüleri bir bakıma ‘özel ve güçlü’ bir şekilde kodluyor ve bağlıyor. Bu da diğer görüntülerden ayrılan bu görüntülerin daha kolay hatırlanmasını sağlıyor.
Araştırma ekibi içerisinde bulunan Nikolai Axmacher araştırma sonucunda, komite üyelerinin görüşme esnasında stresi tetiklediklerini ve nesneler ile stres tetikleyicileri arasında hafıza için çok önemli olan bir bağlantı bulunduğunu belirtti. Bir diğer araştırmacı Oliver Wolf stresli deneyimlerin zihnimizde ayrıntılı görüntüleri bulunduğunu söylerken, Anne Bierbrauer ise stresli anıların birbirine çok benzediğini ve farklı anı temsillerinin daha güçlü anıların anahtarı olabildiği ifadelerine yer verdi.
Kaynak: Webtekno