Bazen “mareel” olarak da bilinen “sütlü deniz” olayı, birbirleriyle iletişim kuran parlak bakterilerin, suyu yumuşak bir şekilde parlayan kar gibi aydınlatan sürekli bir parıltı ürettiği çok nadir bir biyolüminesans şekli. Şaşırtıcı görüntü tam olarak çözülememiş olsa da, Endonezya’da bir teknenin mareel ile tesadüfen karşılaşması, bilim insanlarına bu olayı ve onu tanımlamak için kullandığımız araçları incelemek için eşsiz bir fırsat verdi.
Endonezya’nın Java kentinin güneyinde Temmuz ve Eylül 2019 arasında uydular tarafından bir sütlü deniz olayı tespit edildi, ancak görüntüleri doğrulamak için yüzey gözlemleri olmadan, bilim insanlarının bulguyu doğrulaması zordu. Neyse ki özel bir yat, yılın o zamanında, bir kaç görgü tanığı, bir kova ve bir dijital kamera ile tam o noktada gezinmekteydi.
Johan Lemmens’in altı kişilik mürettebatıyla kaptanlığını yaptığı özel bir yat olan Ganesha, 2 Ağustos’ta olağandışı bir olay meydana geldiğinde Endonezya’nın Lombok kenti ile Cocos (Keeling) Adaları arasında geçiş yapıyordu.
Kayıtları, 2019’da yapılan uydu gözlemlerini doğrulayarak, yılda sadece bir veya iki kez küresel olarak gerçekleştiği öngörülen inanılmaz derecede nadir bir olaya işaret etmekteydi. Nadir karşılaşmayla ilgili fotoğraflar ve röportajlar bilim insanları tarafından analiz edildi ve bulguları Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlandı.
Bu parıltılı olaya hayran kalan mürettebat, yakından bakmak için bir kova su çekmeye karar verdi. Numuneyi toplamak parıltıyı bozmadı ve ilginç bir şekilde, karıştırılması, “normal” biyolüminesansın tepkisinin aksine suyun kararmasına neden oldu.
Kaptan Lemmens, parıltının su yüzeyinin yaklaşık 10 metre altına oturduğuna inanıyordu ve bu da daha önce önerilen, sütlü deniz olayının ince bir filmde oturan parlak bakterilerin sonucu olabileceğini belirten yüzey kayganlığı hipoteziyle çelişiyordu. Biyolüminesansın suda daha derinde bulunması, yatın hareketinin parıltıyı bozmamasıyla destekleniyordu.
Sütlü denizlerin oluşumu, yapısı ve sakinleri hakkında birçok soru halen cevapsız kalırken, Ganesha’nın gözlemleri, uydu görüntülerinin mareelleri tanımlamak için kullanılabileceğini doğrulamaları açısından büyük önem taşıyor. Gelecekte bu, deniz bilimcilerinin uygun bir anda devreye girip neler olup bittiğine dair daha net bir fikir edinmelerini sağlayabilir.
Çalışma yazarları, “Uzaydaki gözcülerimize yeni bir güvenle, sütlü denize yönelik bir keşif seferi artık olasılık dahilinde olabilir” diyor…
Kaynak: Chip