Eğer uçağa bindiyseniz, uçak pencerelerindeki küçük ‘deliği’ fark etmiş olabilirsiniz. Bu deliğe kanama deliği ya da nefes deliği gibi isimler veriliyor. Peki ama bu deliğin ne işe yaradığını hiç merak ettiniz mi?
UÇAK PENCERELERİNDEKİ DELİK NE İŞE YARIYOR?
Havacılık uzmanlarına göre, ticari yolcu uçaklarının penceresindeki nefes deliği olarak bilinen küçük açıklık aslında önemli bir güvenlik özelliği. Delik, kabinden pencere camlarına ne kadar basınç uygulanacağını düzenlemeye yardımcı oluyor ve cam kırılacaksa öncelikle dış camın kırılmasını sağlıyor.
Orta bölmedeki delik, kabin basıncını dış bölmeye yönlendirmeye yardımcı olur. Dış cam patlarsa veya çatlarsa, iç cam bu basıncı koruyabilir.
Insider ise FAA’nın bu konuda şu yanıtı verdiğini söylüyor:
Uçaklar, kabin içindeki hava basıncını güvenli seviyede tutmak için tasarlanmıştır. Kabin içi ve kabin dışı hava basıncındaki fark ise uçak penceresine çok fazla fiziksel baskı uygular.
Uçak pencereleri üç ayrı bölmeden oluşur. En dış kısım bu hava basıncı farkıyla ilgilenir ve bu konuda orta bölümdeki “kanama deliği” olarak bilinen minik deliklerden faydalanır. Birincil amacı hava basıncını dengelemektir. Orta ve dış camlar arasında küçük bir boşluk vardır.
Nefes deliği ya da diğer adıyla kanama deliği yolcu kabini ile hava boşluğu arasındaki basıncın dengelenmesini sağlar. Yani dış bölme basıncı üstlenirken orta bölme arıza emniyeti görevi görür. İç taraftaki cam tabakanın görevi ise orta ve dış bölmelerin yolcuların neden olduğu hasarlardan korunmasına yardımcı olmaktır. Yani kendisinden sonra gelen katmanları korur. “Hava deliği” ayrıca hava boşluğundan nemi serbest bırakır. Bu, camın buğulanmasını veya buzlanmasını önler.
Bu yüzden, işini düzgün bir şekilde yapması için, hava alma deliğine dokunmamak veya herhangi bir şekilde örtmemek gerekiyor.
Bu sorunun yeniden gündeme gelmesi ise iO9’dan Robbie Gonzalez tarafından GKN Aerospace’den teknoloji direktörü Marlowe Moncur’a yöneltilmesiyle oldu.
Daimlerchrysler Aerospace Airbus tarafından 1997’de dosyalanan bir patent, bu “hava kanalının” camların içindeki “dış atmosfer basıncının” korunmasına yardımcı olduğunu açıklıyor. Hava, uçakta bulunan bir dizi fan boyunca hareket ederken onu sıkıştıran motorlar tarafından basınçlandırılır. Yüksek irtifalarda bile kabin basıncını korumak için bu gelen hava, bir çıkış valfi kullanılarak kabin içinde tutulur.
Bu sistemi otomobillerde bir lastiğin şişirilme şekline benzetebilirsiniz. Yüksek basınçlı hava kabine “pompalanır” ve bu hava motorların sıkıştırma aşamasından gelir.
Sensörler, kabinde ne kadar basınç olduğunu ölçer ve bu valf, bu basıncı koruyan bir oranda havayı serbest bırakır. Örneğin uçak hareketsizken bu valf açıktır. Sadece uçak kalkarken kapanmaya başlar. Yüksek irtifalarda oksijen eksikliğinden dolayı, uçağın yolcular için konforlu ve güvenli olmasını sağlayacak şekilde basınçlandırılması gerekir.
Kaynak: Chip