X

Uzayda ses var mıdır? Cevap ne kesin bir evet, ne de kesin bir hayır…

Edwin Hubble, “İnsan, beş duyusuyla donatılmış bir şekilde çevresindeki evreni keşfeder ve bu maceraya Bilim adını verir” demişti. Tabii ki bu duyularımızı teknoloji ile mümkün olduğunca fazla geliştiriyoruz ancak genellikle başlangıç noktamız bu beş duyu oluyor. Gökyüzüne kendi görüşümüzün dışındaki dalga boyutlarında (örneğin kızılötesi) bakmak pek çok farklı şeyi gösterebiliyor. Örneğin gökyüzünü incelediğiniz dalga boyuna bağlı olarak, sadece havadaki su buharını görebilirsiniz. Eğer Ay’ın nasıl koktuğunu merak ediyorsanız, astronotların söylediğine göre barut gibi bir kokuya sahip. Ancak belki de en merak edilen şey, uzayda sesin olup olmadığıdır.

Pek çok konuda olduğu gibi, bu sorunun cevabı basit bir evet veya hayırdan çok daha karmaşık. Kısaca, gezegenler arası, yıldızlararası veya galaksiler arası uzayda duyabileceğimiz hiçbir ses yoktur. Alien filmleri sayesinde, çığlığınızı uzayda kimsenin duyamayacağını pek çok kişi biliyor. Ancak, insanların duyuları tarafından algılanan kısmın ötesine geçerek genel olarak sesten bahsettiğimizde, uzayda kesinlikle sesler vardır ve bazıları gerçekten inanılmaz olabilir.

Ses, bir ortam üzerinde dalga halinde hareket ederek yayılan bir titreşimdir. Dalgaların üzerinden geçebileceği hiçbir parçacığın bulunmadığı mutlak bir vakum ortamında hareket edemez. Ancak, dış uzayın bir vakum ortamı olduğu doğru olsa da, mutlak bir vakum değildir. Örneğin Güneş sürekli parçacıklar saçıyor ve aşırı düşük yoğunluğa sahip olan bu parçacıklar güneş rüzgarları olarak biliniyor. Bilim insanları, Güneş’in aktivite seviyesine bağlı olarak Dünya yörüngesinde her santimetreküp başına 3 ile 10 arasında parçacık bulunduğunu tahmin ediyor.

Uzayda yoğunluk düşük olsa da, dalgalar halen hareket edebilir

Gezegenler-arası uzayda yoğunluk düşük olsa da, dalgalar halen hareket edebilir. Voyager uzay görevleri artık Güneş Sistemimizi terk etmiş olsalar da, uzun yıllar boyunca gezegenler arasında yaptıkları seyahat sırasında Güneş’ten Güneş Rüzgarları şeklinde yayılan plazma aracılığıyla hareket eden dalgaları ölçmeyi başardı. Güneş Rüzgarları, Güneş tarafından ilk olarak salındığında çok sıcaktır ve aşırı yüksek hızlarda hareket eder. Ancak dışarı doğru genişlerken soğur ve daha düşük bir yoğunluğa sahiptir. Ses dalgaları da başka ortamlar üzerinde hareket eden dalgalar olduğu için, bu dalgalar gezegenler-arası plazma üzerinde hareket edebilir.

Ancak plazma üzerinde hareket eden ses dalgalarına baktığımızda, ses hakkında Dünya’dan öğrendiğimiz neredeyse her şeyi unutmamız gerekiyor. Okulda, sesin katı maddelerde sıvı maddelerde olduğundan daha hızlı ve sıvı maddelerde de gaz maddelerde olduğundan daha hızlı hareket ettiğini duymuş olabilirsiniz. Klasik bir örnekte, sesin hava üzerindeki hızı saniyede 340 metre, su üzerindeki hızı saniyede 1.480 metre ve demir üzerindeki hızı saniyede 5.120 metredir. Ancak plazma üzerindeki hızı, bütün bu sayıların aşırı küçük gözükmesine sebep olur. Bu farkın sebebi, sesi bir ortam üzerinde hareket eden basınç değişimleri olarak yorumlayabilmeniz ve bu durumda ses hızının basınca bağlı olması ve yoğunluk ile ters orantılı olmasıdır. Başka bir deyişle, aşırı büyük (ve sıcak) bir sayıyı düşük bir yoğunluğa böldüğünüzde, plazma üzerindeki ses hızı çok daha büyük bir sayı olarak karşımıza çıkıyor.

Ses, plazma üzerinde çok hızlı hareket etmesine rağmen Güneş Rüzgarları çok daha fazladır. Bu rüzgarlardaki parçacıklar, saniyede 200 ve 750 kilometre arasında hızlara sahiptir. Yani, Güneş Rüzgarı’nın kendisi süpersonik (sesten hızlı) bir şeydir ve bu da Güneş Sistemi genelinde ilginç etkilerin ortaya çıkmasına sebep olur. Yine de Güneş’ten Dünya’ya ulaşan plazma dalgaları, duyulabilir spektrumda (20 Hertz ve 20 kiloHertz arası) yer alan bir frekansa sahiptir. Plazma miktarı çok az olduğu için bu sesleri kulaklarımızla duymamız mümkün değildir ancak, bu dalgaların Dünya üzerinde bir etkisi vardır.

Plazma dalgaları, evrende plazma bulunan her yerde bulunur ve plazmanın evrendeki en yaygın madde hali olmasından dolayı, hemen her yerde karşımıza çıkar. Bu yıldızlararası ortamda sesin farklı hızları ve plazma dalgalanmaları, yıldızların doğumuna işaret edebilen olaylardandır. Bir yıldızın doğumu sırasında gerçekleşen olaylar ses dalgalarında görülebilir ancak bu sesler, yıldızların doğumundan sonra sona ermez. Yıldızların içinde gerçekleşen tepkimeler sebebiyle oluşan titreşimler (dolayısıyla sesler), bilim insanların yıldızların derinliklerini incelemelerine imkan tanır.

Yıldızlar gibi, karadelikler de kendi seslerine sahiptir. Benzer bir şekilde, evrende gerçekleşen neredeyse tüm olaylar bir ses üretir ve nereye bakmanız gerektiğini biliyorsanız, bu sesleri inceleyerek evren hakkında pek çok şey öğrenmeniz mümkün olur.

Kısacası, uzayda çığlığınızı kimse duyamasa da, doğru cihazlar ile uzayda yer alan daha pek çok farklı sesi duymanız mümkün olabilir.

Kaynak: Chip

Dijital Pazarlama Haberleri: Dijital pazarlama için güncel dijital medya haberlerini birden fazla kaynaktan izinli yayınlayan platform.
Related Post